Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi Bernardo Leon başkanlığında Cenevre’de başlayan ve Libya’da devam etmesi ön görülen müzakereler, Libya’da çatışan tarafların siyasi çözüm etrafında uzlaşmasını ön görüyor. Ancak görüşmelere katılan tarafların isimleri değiştikçe, yerel aktörlerin görüşmelere bakış açısı değişiyor; reddedenler ve kabul edenlerin durdukları yer farklılaşıyor.

Leon, Gadamis’te başlattığı görüşmelere Libya Şafağı Güçleri ve Milli Genel Kongre temsilcilerini çağırmayıp sadece Tobruk Parlamentosu yetkililerini çağırdığında Tobruk Parlementosu ve Halife Haftar görüşmelere olumlu bakmıştı. Ancak aradan geçen sürede Libya’daki yerel dengelerde yaşanan değişiklikler ve Birleşmiş Milletler’in Libya’yı okuma biçimdeki farklılaşma Birleşmiş Milletler’in girişimlerinin Libya’da çok farklı bir biçimde okunmasına zemin hazırladı.

Libya’da yeni dengeler

Halife Haftar’ın darbe girişimi ile beliren ve Tobruk Parlamentosu’nda siyasi karşılığını bulan Müslüman Kardeşler karşıtı grup aradan geçen sekiz ayda kendi içinde derin bölünmeler yaşadı. Tobruk Parlamentosu’nun tayin ettiği hükümetin başbakanı Abdullah el-Sini ve Halife Haftar arasındaki rekabet ve çekişme gün geçtikçe belirginleşmeye ve saflaşmalara neden oldu. Parlamento içinde bir grup Halife Haftar’ı Genel Kurmay başkanı yapma yönünde girişimlerde bulunarak Halife Haftar’ı “Libya’nın en yetkin askeri mercii” haline getirmek, onunla birlikte 40 kadar emekli askeri göreve getirerek bir askeri liderlik komitesinin oluşturulması için çalıştı. Diğer taraftan Abdullah el-Sini’ye destek veren bir grup ise daha sivil bir inisiyatif başlatarak uluslararası güç dengeleri içinde bir yer tutmaya çalıştı.

Mısır ise Tobruk Parlamentosu içindeki Haftar yanlısı gruplar ve Kaddafi döneminin öne çıkan devlet adamları, siyasetçileri ve askerleri ve kabile liderlerini bir araya getirerek Libya Şafağı Güçleri’nin karşına daha muhkem bir güç çıkarmak için çalışmalara başladı. Burada Mısır’ın bir araya getirmek için öncülük ettiği kabile liderleri ve bürokratlar tarafından çizilen tabloda şöyle bir izlenim oluşturulmak isteniyor;

“Kaddafi döneminde üst düzey mevkilerde yer almış sayısı bir milyona yakın siyasetçi, bürokrat, asker ve kabile lideri Libya’da önemli bir etkiye sahip. Bu kişiler aileleri ile birlikte üç/dört milyon kadar bir etkiye sahiptir. Bu nedenle Birleşmiş Milletler gerçekleştirdiği görüşmelerde Kaddafi dönemi figürlerine de yer vermelidir. Aksi takdirde görüşmelerden bir netice çıkmayacaktır. Bunun yanında Milli Genel Kongre tarafından çıkartılan “Siyasetten Men Kanunu” yürürlükten kaldırılmalıdır. Bu vesile ile Kaddafi dönemi tecrübeli devlet adamları Libya’nın yeniden inşasında görev alabilecektir. Bu durum ise halkta rahatsızlık uyandırmayacaktır, çünkü Libya’da kabileler onları Müslüman Kardeşler ve “Terörist haricilere” tercih edecektir.”

Bu bağlamda Tobruk Parlamentosu başkanı Ukayla Salih ve beraberindeki siyasetçi, asker ve kabile liderlerinden oluşan heyet Kahire’de Kaddafi döneminin üç bakanı ve general rütbesinde üç askeri yetkilisiyle bir araya geldi. Ukeyla Salih ve beraberindekilerin kafasına yukarda çizilen tablo yatmış olmalı ki; geçtiğimiz günlerde alınan bir kararla “Siyasetten Men Kanunu” yürürlükten kaldırdı.

BM inisiyatifi ve yeni dengelerdeki yeri

Libya Anayasa Mahkemesi’nin Tobruk Parlamentosunu geçersiz saymasının ardından Milli Genel Kongre ve Libya Şafağı güçlerinin muhatap alınmaya başlaması ve Cenevre görüşmelerine katılmaları Tobruk Parlamentosu ve onun etrafında oluşmaya başlayan yukarıda belirtiğimiz koalisyonu rahatsız etmeye başladı. Gerek Tobruk parlamentosundaki siyasi figürler gerekse de Kaddafi döneminin öne çıkan devlet adamları BM inisiyatifini şöyle tanımlaya başladı;

“Birleşmiş Milletler inisiyatifinde masaya oturanlar Libya halkını özellikle kabilelerini temsil etmemektedir. Ayrıca görüşmelerin 17 Şubat devrimi ilkelerine göre yapılacağının zikredilmesi Libya’da yüzde elliyi geçen tesiri bulunan Kaddafi dönemi devlet adamları, askerler ve kabile liderlerini saf dışı bırakmıştır. Ayrıca bu görüşmelerde Libya halkında bir karşılığı bulunmayan eli kanlı teröristler meşrulaştırılmaktadır. Bir de görüşmelerin Libya’da devam etmesi demek kontrolün tamamıyla teröristlerin eline geçmesi anlamına gelecektir.”

Bu çizilen tablodan şunları anlamak mümkündür;

  1. Kaddafi dönemi asker, bürokrat, siyasetçi ve kabile liderleri arkalarında muazzam bir halk desteği olduğu iddiası ile açıkça siyasi arenada rol alma adına harekete geçmiştir,
  2. Buna rağmen sahada askeri kontrol ellerinde değil çünkü görüşmelerin Libya’da yapılmasını istemiyorlar,
  3. Birleşmiş Milletler’in bundan sonraki girişimlerinde kendilerini muhatap almasını istiyorlar,
  4. Tobruk Parlamentosu içinde onların bu dengeler içinde yer almasını isteyenler var çünkü Siyasetten Men Kanununu yürürlükten kaldırdılar.

Çatışmalar

Bütün bu siyasi dengeler sahada çatışan taraflara tamamıyla tekabül etmiyor. Dışardan bakıldığında; Görüşmeleri yürüten tarafların çatışan milis grupları koordine ettiği gibi bir görüntü belirse de, aşağı doğru inildikçe silahlı grupların tikel konularda kontrol dışı hareket ettiği belirtiliyor. Stratejik olarak taraflar petrol rafinerileri ele geçirmeye başladığı için çatışmalar petrol rafinerileri etrafında yoğunlaşsa da kentlerde milis gruplar arsındaki çekişmeler sürüyor. Ayrıca bu durumun da meydana getirdiği otorite boşluğu mafyatik yapılanmaların istediği gibi hareket etmesine imkan veriyor.

Bu bağlamda Halif Haftar sahada halen etkin değil, bu sebeple kabilelerin bir araya gelerek Tobruk’da, Tobruk Parlamentosu’na destek vermek amacıyla bir toplantı gerçekleştireceği, Halife Haftar komutasındaki birliklere asker temin etmeye başlayacağı bilgileri kamuoyuna yansıdı.