Irak Şii teokratları demokrasinin yerleşmesi için çokça propaganda yapmışlardı. Ancak kısa sürede ve değişik sebeplerden dolayı fikir değiştirdiler. Bunun en önemli sebebi, milisleri ile terör estiren, işkence yapan İran desteği ile teokratik bir diktatörlüğe dönüşmeleri ve buna Amerika’nın da doğrudan destek vermesidir.

Irak’ta Şii teokratlar bütün iktidarı ellerine geçirme emelindedirler. Bu anlayışa 2000li yıllardan itibaren oğul Bush’un  eliyle sunulan demokratik söylem ve seçimler ile ulaşmışlardır. Bu seçimler çoğunlukla, istihbarat örgütleri, yarı askeri güç görünümündeki milis kuvvetleri ile manipüle edilmiştir. Hiç bir geçmişi olmayan ve sadece seçimi araç olarak kullanan Irak’taki bu sisteme ancak “Şii Faşizmi” adı verilebilir.

Şii çoğunluğa egemen olan güç, İslam Devrimi Yüksek Konseyi iken buna paralel olarak da 60 yıldan beri el altından Şii terörünü teşvik eden ve ABD’de terör listesinde olan Davet Partisi’dir. Diğer taraftan, Haşd-i Şa’bî, Necef’te Şii mercei olan Sistani’nin fetvası ile kurulmuş başka bir gruptur. Bu kurumlar da artık faaliyetleriyle Irak’taki sistemin ana unsurlarından olmuşlardır.

Yüksek Konsey, Hikmet Partisi, Davet Partisi ve diğer milis gruplarının hepsinin Tahran’da büroları ve üsleri bulunmaktadır. İran’da Devrim Muhafızları tarafından eğitilmektedirler. Ayrıca Devrim Muhafızları radikal sağcı Şii gurupları Irak içinde de desteklemekte ve onlar da Basra’dan Musul’a kadar terör estirmektedirler. Bugün ise Bedir Kuvvetleri ve milisleri mezhebi anlayışlarını seçimler aracılığıyla sisteme yerleştirme gayretindedirler. Bunun için bu milis kuvvetler, Fetih (Tehaluf el Feth) İttifakı denilen ve üç Kürt bölgesi dışında Irak’ın her tarafında mevcut olan bir ittifakın parçası olmuşlardır.

Usulcu Şiiler bu seçimde, İbadi yönetiminden doğacak boşluğu doldurmak amacıyla, İran’dan destek alarak İran tarzı bir seçimin kurumsallaşmasını istemektedirler. Nitekim İran seçimleri Velayet-i Fakih sistemi üzerine bina edilmiş ve Yüksek Dini Lider’in tahakkümü altındadır. Humeyni 1979 yılında İslam Cumhuriyeti fikrini ileri sürerken, küçük-büyük herkesi buna mecbur etmiştir. Buna rağmen sistemin etik ve meşru görünmesi için de sistem içinden bazı rakiplerin de olmasını istemiştir. Bugün Usulcu Şiiler de bu sistemi aynen Irak için kopyalamak amacını gütmektedirler.

Seçim Çevresi ve Şiiler

Irak’ın içeride ve dışarıda tahmin edilen nüfusu 238854000 kişidir. Bunlardan 22850000’i seçmen olup, 52841 seçmen sandığı bulunmaktadır. Parlamentoya gönderilecek milletvekili sayısı ise 328dir.

Teokratik Şii gruplar milletvekili artırımını asla istememektedirler. Çünkü böyle bir durumda Kürtlerin ve Sünni Arapların parlamentodaki sandalye sayısı artacak ve seçim bölgelerine göre 169 sandalye tahsis edilen Şiiler çoğunluğu kaybedeceklerdir. Diğer taraftan Şiiler, Sünni bölgelerde Fetih İttifakı gibi listeler ile de seçime girmektedirler ki bu da onlara ayrı bir avantaj sağlamaktadır.

Bu seçimin nasıl idare edildiğinin basit bir şekilde anlaşılması için şu örneğe bakmak yeterli olacaktır. Türkiye’de bulunan Iraklı seçmenlerin çoğu Sünni Arap ve Kürtlerden oluşmaktadır. Bu sayı seçmenin neredeyse % 95’ine denk gelmektedir. Türkiye’de İstanbul, Ankara, Çorum, Yalova, Samsun, Sakarya olmak üzere altı yerde sandık kurulması planlanmıştır. Bu merkezlerin 5/3ünde daha çok Şiilerin ve Fetih İttifakının seçmenleri yoğunlaşmaktadır.

Irak seçimlerinden Bağımsız Seçim Kurulu sorumlu olmakla birlikte sorumluluklar ve ilgili makamlar, taraftarlara dağıtılmıştır. Bu yüzden Şii listeleri Sünni Arap ve Kürt bölgelerine de sokulabilmektedir. Zira Irak’ta seçimlerin uluslararası camia tarafından da kabul edilmesi şartı olmadığından rahatlıkla ve aleni olarak usulsüzlük yapılabilmektedir. Bu usulsüzlük maalesef dış destek de görmektedir. Amerika şekli olarak 2003 sonrasındaki 4. Meclisin demokratik olmasını istemektedir. İran güçlü milisleri aracılığı ile Irak’a hükmetmeyi arzu eder. Avrupa ve diğer devletler Irak’taki seçim güvenliğiyle ilgilenmemektedirler. Türkiye ise barış ve yatırımı istemektedir.

Seçimlerin bu tarzda usulsüz gerçekleşmesi gerçekte Ortadoğu’da süresiz savaşın devamından başka bir işe yaramamaktadır. Ve bu sonu olmayan savaşın sebebi de bu Şii Faşizmi’dir.

ABD-İran İttifakı

Bugün ABD ve müttefiklerinin Irak için yapması gereken şey adil ve bütün tarafların sağlıklı bir şekilde temsilini kolaylaştıracak bir seçim sisteminin icbar edilmesidir. Böylece Seçim Kurulu aracılığıyla korkutularak veya başka sebepler ile sistemden uzaklaştırılanlar da yarışa girme imkanı bulacaklardır. Bunun yapılmaması halinde Irak’ın geleceği için hiç bir umut beslemek mümkün değildir. Seçmenleri özellikle Sünni seçmenlerin Baasçi, DAEŞ taraftarı, Vehhabi gibi tasnife tabi tutulmaları ciddi tehdit ve tehlikeleri beraberinde getirirken, İran destekli Şia’nin da mutlak iktidarına yaramaktadır.

Irak’ta krizin esas sebebi siyasi olgunluğa ulaşılamamış olmasında yatmaktadır. Bu yüzden bu şekliyle her zaman başarısızlığa mahkûmdur. Bunun dönüştürülmesi ancak Sünni gurupların da sistemin içine doğru bir şekilde çekilmesindedir. Diğer taraftan ABD ile İran arasındaki yaşanan son gelişmeler bu seçimlerin önemini daha da arttırmıştır.  İran Irak’taki nüfuzuna her zamankinden daha fazla muhtaçtır ve bu yüzden sistemin değiştirilmesine razı olmayacaktır. ABD Nükleer anlaşmadan çekilirken, bir yandan da İran tehdidi ile daha fazla silah sattırmak ve silah endüstrisini canlı tutmak için Irak’ı kullanmaktan vazgeçmeyecektir. Sonuç olarak İki kadim düşman Irak’ın istikrarsızlığında anlaşmış gözükmektedirler.