Kamerun halkı 7 Ekim 2018 tarihinde kuzeyden Boko Haram ve güney batısından ise ayrılıkçı Anglofonların tehdidiyle yüksek gerilim altındayken sandığa gitmeye hazırlanıyor. Kuzeydeki tehdidin azalmasıyla birlikte Anglofon bölgelerindeki sorunlar hala dinmiş değildir. Uluslararası ve Sivil Toplum kuruluşlarının hazırlamış olduğu raporlara göre durumun gittikçe karışmasıyla krizin bilançosu da giderek ağırlaşmıştır. En son yapılan açıklamalarda bu krizde 400 sivil ve Kamerun güvenlik güçlerinden ise 172 asker hayatını kaybetmiştir. Bunun yanında 200 binden fazla insan yerini değişmiş yahut komşu Nijerya’ya sığınmak zorunda kalmıştır. Sıcak çatışmalara dönüşen bu krizden dolayı hemen her gün bir olay gerçekleşmektedir. Buna rağmen devlet, cumhurbaşkanlığı seçiminin zamanında ve Kamerun’un genelinde düzenleneceğini duyurmuştur. Ancak Anglofon aylıkçı gruplar “Ambazonia Devleti” olarak ilan ettikleri bölgeler başta olmak üzere birçok bölgede düzeni bozarak seçimin yapılmasına izin vermeyecekleri şeklinde tehdit etmektedirler. Bununla birlikte yaklaşık 36 senedir devletin başında ve 85 yaşında olan cumhurbaşkanı sayın Paul Biya seçimi düzenleyerek yeniden 7 yıllık cumhurbaşkanlık görev süresini kazanmaya çalışacaktır.

Tartışmalı Seçimler

Anglofon bölgelerdeki ayrılıkçı grupların seçim tehdidi halkı ve devleti de iyice tedirgin etmektedir. Amaçları yapılacak seçimlere katılımın en aza indirgemek ve buna bağlı olarak da seçimin meşruiyeti ve geçerliliğini sorgulatmaktır. Ayrılıkçıların önceki dehşetlerine şahit olan halk seçimde muhtemel eylemlere karşı daha güvenilir bölgelere göç etmeye başlamıştır. Ancak bu göç dalgaların önüne geçmek için harekete geçen devlet ise söz konusu bölgelerde göç yasağı getirmiştir. Ayrıca bu seçim münasebetiyle bölgeye güvenlik güçler takviyesi yapılarak tedbirler artırmıştır. Bununla birlikte yapılan röportajlarda birçok insanın bu seçim adına hayatını tehlikeye atmayacağını itiraf etmiştir. Bölgede 2018-2019 eğitim-öğretim yılı açılışın gerçekleşmesine rağmen çocukların okullara gitmelerini engellemeyi başaran ayrılıkçıların şu an ortama güvensizlik saçarak seçim mitingleri de engellediği gibi seçime katılımın yüksek olmasını engelleyebileceği düşünülmektedir. Buna çaresiz kalan Kamerun hükümeti halen çözüm yolları arayışı içerisindedir.

Bugün Anglofon sorununda diyaloğa yaklaşmayan devlet, muhalefet tarafından eleştirilmektedir. Fakat seçime katılacak 9 muhalefet partisi de seçim kampanyalarında krizin çözüm yollarına dair farklı farklı vaatlerde bulunmuşlardır. Muhalif Partileri şu anki hükümet politikalarına karşı çıksalar da aralarındaki fikir ayrılığı Anglofon kizini bir çıkmaza sürüklemektedir. Anglofon krizinin çözüm yollarının partiden partiye değişmesiyle birlikte toplamda 3 farklı ana fikir vardır. Krizin ilk olarak şu an devam silah yoluyla, ikincisi Kamerun’un eski federatif sistemine dönmesiyle ve üçüncüsü ise Kamerun’un anayasasının yerel yönetimde öngördüğü desantralizasyonun fiilen uygulanmasıyla çözülebileceği inanılmaktadır. Halbuki bu seçimler Kamerun’un istikrarı ve 1982’den beri görevde olan Paul Biya’nın geleceği açısından çok önem arz etmektedir. Cumhurbaşkanı Paul Biya’nın yaşı çok ileri olması ve 36 senelik kötü bilançosundan dolayı seçimlerdeki adaylığı tartışılmasına rağmen yeniden aday olması dünya çapında şaşkınlıkla karşılanmıştır.

Zayıf Muhalefet

Cumhurbaşkanı Paul Biya’nın kendisine yöneltilen eleştirilerle birlikte yapılan anketlerde yeniden seçileceği gösterilmesi birçok sebebe dayanmaktadır. Birincisi muhalefetin bir kısmının kendisine destek vermesi ve ikincisi de seçmenlerin sandıklara gitmeme olasılığının yüksek olmasıdır. Kamerun’daki muhalefet partilerinin 1992 yılında ülkede düzenlenen ilk çok partili ve demokratik seçimlerde yenilmeleri üzerine zayıflatılmaya başlanmıştır. Aslında o seçimlerde Paul Biya’nın anglofon asıllı Social Demokratic Front partisi lideri John Fru Ndi’ye yenildiği ancak iktidarı bırakmadığı söylenmektdir.

Bundan sonraki süreçte iktidarını korumak için her yola başvuran Paul Biya siyasi kayırmacılığı yoluyla kimi parti başkanları bakan yaparak ve kimisine rüşvet yoluyla susturarak bütün muhalefet partileri etkisiz hale getirerek kontrolü altına almıştır. Nitekim bu 2018 seçiminde iktidar partisine destek veren yahut Paul Biya kendisini aday gösteren 28 muhalefet partisi vardır. Bazı partiler mevcut anglofon krizini gerekçe gösterirken diğerleri uzun zamandır bu iktidar partisine katılarak ittifak yapmışlardı. Muhalefet partilerinin iktidar partisine katılmaları halkın siyasetten uzaklaşmasına ve kamu işlerine kayıtsız kalmalarına da sebep olmuştur. Paul Biya’nın 7 Ekim seçimi münasebetiyle genellikle seçimlerde en çok oy aldığı Aşırı Kuzey bölgesinin başşehri Maroua’ya gittiğinde köylülerin seferberliğine rağmen düzenlediği mitinge çok düşük bir katılım olmuştur.

Daha da ötesi Kamerun’da iktidarın 36 senedir değişmemesi siyaset ve halk arasında da bir bıkkınlık yaratmıştır. Bu manzara aslında diğer Afrika ülkelerinden ve özellikle Frankofon ülkelerinden çok farklı değildir. Kongo ve Demokratik Kongo Cumhuriyetleri, Çad, Togo ve Gabon gibi ülkeler bariz örneklerden bazılarıdır. İstismarcı politikaları miras alan Afrikalı siyaset adamları halk üzerinde hegemonya kurarak devleti sahiplenip kendi mülkleri haline getirmektedir. Dolayısıyla kamu ile özel alanı, kamu ile özel mülkü, kamu ile özel menfaati ayırt etmek mümkün olmadığı gibi resmî ilişkileri kişiselleştirerek kamu kaynakları da özel ekonomik kaynaklar haline çevirmektedirler. Artık devlet, kendileri ve kendi aşiretleri için zenginleşme, imtiyaz, güç ve prestij edinme yeri olarak görülmektedir. Bütün bunlara rağmen ortada bir seçim vardır ve en azından bu durum topluma bir umut vaat etmektedir.