1989 yılından beri Sudan’ın idaresinin başında olan Ömer el-Beşir rejimi, siyasi partilerin boykotlarına, iç silahlı isyanlara, batılı ve bazı bölge ülkelerin baskı ve ambargolarına rağmen bugüne kadar iktidarını sürdürmeyi başarabilmiştir. El-Beşir rejiminin çeyrek asırdan fazla süren dönemde varlığını tehdit eden farklı zorlukların üstesinden gelebilmesinin sebebi; Sudan Halkının büyük bir kısmı tarafından desteklenmesidir. Ancak Sudan’ın gerileyen ekonomik durumu, 2020 yılındaki seçimlerde el-Beşir rejiminin iktidarına ciddi bir tehdit teşkil edecektir. Bu durumun farkında olan hükümet değişik politikalar deneyerek rejimi ayakta tutmaya çalışmaktadır.

Ömer el-Beşir İktidarı Nasıl Elde Etti?

1944 doğumlu olan Ömer el-Beşir, 1967 yılında Sudan Askeri Akademisi’nden mezun olup kariyerine Sudan Silahlı Kuvvetleri’nde bir subay olarak başlamıştır. 1973 yılında Arap – İsrail savaşında Mısır cephesinde Sudan birliğinin komutanları arasında yer almıştır. 1975 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nde Sudan askeri ataşeliği görevini yürütmüştür. 80li yıllarda ise Sudan Merkez Hükümeti’nin güneyli isyancılara yaptığı askeri operasyonlara iştirak etmiştir. O sıralarda, Sudan’ın diğeriideolojik ve siyasi gruplaşmalarına nazaran daha düzenli ve halkçı olan Sudan İslami Hareketi’ne gizlice intisap etmiştir. 1989 yılında Tuğgeneral iken İslami Hareket tarafından gerçekleştirilecek darbenin liderliği üstlenme teklifini kabul ederek Kurtuluş Devrimi sloganıyla yapılan darbenin yürütme meclisinin reisi olmuştur. 1999 yılında Sudan İslami Hareket’te yaşanan bir ihtilafı bahane ederek olağanüsütü hal ilan etmesinin yanı sıra hareketin fikir babası ve siyasi planlayıcısı olan Hassan al-Turabi’yi meclis başkanlığından alarak hükümetten uzaklaştırmıştır. Yani Ömer el-Beşir askeri darbe ile Sudan başkanı, iç darbe ile Sudan İslami Hareketi’nin birinci siyaset adamı olmuştur. Aleni İslamcı söylemlerini ihraç etme iddialarında da bulunan el-Beşir rejimi, komşu ülkelerin hükümetlerince bir tehdit ve batılılar tarafından da şüphe ile bakılan bir kimlik olarak görülmüştür. Bu yüzden Sudan’a konulan ambargolarla, muhalif partilere siyasi destek ve isyancılara silah vermekle zayıflatılmaya çalışılmıştır. Buna rağmen Ömer el-Beşir rejimi Sudan halkının nezdinde kabul görmüştür.

el-Beşir Rejiminin ilk yıllarında İslam’ı ön plana çıkarması ve petrol gelirlerini kullanarak ekonomik gelişmeler sağlaması sayesinde, dış ülkelerin baskısı ve muhalif partilerin propagandasına rağmen Sudan halkının sempatisini kazanabilmiştir. Fakat 2003 yılında patlak veren Darfur iç savaşına karşı doğru bir siyasetle yaklaşmaması, bu sempatinin Darfur‘da muhalefete dönüşmesine neden olmuştur. Aynı şekilde 2011 (Güney Sudan’ın ayrılma tarihi)’den beri artan enflasyonlar ve her yere sirayet etmiş olan yolsuzluk olaylarının takip edilememesi, halkı hoşnutsuz ettiği gibi, rejimin iç bölünmeye maruz kalmasına neden olmuştur. 2015 seçiminden sonra kendisinin bir siyasi izolasyon içinde olduğunu gören Ömer el-Beşir, silahlı grupları, siyasi partileri ve sivil toplum kuruluşlarını ulusal diyolaga çağırmıştır. Fakat 2017 yılında, ulusal diyalog sonuçları bağlamında yeni hükümet oluşturulduğunda diyalogun hakiki bir değişiklik getirmediği gibi  mutabık kalınan birçok maddenin tersine davranılmıştır. Bununla beraber siyasi baskılar devam etmiş ve ifade özgürlüğü noktasındaki kısıtlamalar da kaldırılmamıştır. Diğer yandan batı ile ilişkiler konusunda olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Avrupa Birliği göç hareketleri engelleme noktasında, diktatör ve Darfur iç savaşı yüzünden de savaş suçlusu olarak gördüğü el-Beşir hükümeti ile işbirliği yapmak zorunda kalmıştır. ABD ise 2017 yılında Sudan’ın küresel terör ile mücadele konusunda ciddi adımlar attığını vurgulayarak Sudan’a uyguladığı ambargoyu hafifletmiştir.

2020 Seçimlerine Doğru

El-Beşir rejiminin 2020 seçimi için hesapları, ancak yukarıda verilen bilgiler bağlamında anlaşılabilir. Zira Güney Sudanlılar ile ‘Kapsamlı Barış Anlaşması’ imzalandıktan sonra, 2005 yılında yürürlüğe konulan Sudan’ın mevcut anayasasına göre Sudan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, sadece bir kez yenilenebilen beş yıllık bir dönem için seçilir. Anlaşma şartları kapsamında 5 yıllık bir geçiş dönemi akabinde 2020 yılında Sudan’da hem cumhurbaşkanlığı seçim hem de ulusal meclis vekilliği seçimi yapılacaktır. 2010 ve 2015 yıllarında Sudan’da cumhurbaşkanlığı seçimi icra edilmiştir. İkisini de kazanan Ömer el-Beşir doğal olarak 2005 yılı Anayasasının maddelerinin öngördüğü cumhurbaşkanlık görev süresi ve seçilme hakkını doldurmuştur. Ancak el-Beşir ve siyasi taraftarları, kendisinin siyasi hayatının 2020 yılında sona ermemesi için, harekete geçmiş durumdadırlar.

Bu yüzden muhalifler şimdiden “el-Beşir’in 2020 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olması, anayasaya aykırı olduğunu” söyleyerek protesto ederken; el-Beşir taraftarları ise “Anayasa vahyedilen mukaddes bir nas değil, ne zaman konsensüs oluşursa değişir” diye karşılık vermektedirler. Dolayısıyla 2019 yılında; söz konusu anayasa maddesinin Ulusal Kongre Partisi (el-Beşir’in Partisi) tarafından değiştirilmeye çalışılacaktır. Ömer el-Beşir, demokratik olmayan bu tavrını hayata geçirmek için siyasi iktidarın nüfuzunu kullanacaktır. Muhalif partiler ise her yönden zayıf oldukları için sözlerle karşı çıkmaktan başka bir şey yapabilme kudretinde değillerdir. Hatta sözlerinin etkili olması için öncelikle halkın güvenini kazanmaları gerekmektedir. Siyasi ve ekonomik bakımdan rahatsız olan ve üzerinde baskı hisseden halk şimdiye kadar yapılan tartışmalarda  tepkisiz kalmıştır.

Yıllardır aynı rejim tarafından idare edilen Sudan’da önümüzdeki yıl seçimlerle ilgili çok sıcak tartışmaların  yaşanacağı görülmektedir.