Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği (ORDAF) ile Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın birlikte düzenledikleri ve 19 – 20 Aralık 2015 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen I. Türk – Afrika Düşünce Kuruluşları Buluşması başarı ile tamamlanmıştır. Başbakan Sayın Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Yardımcısı Sayın Doç. Dr. Yalçın Akdoğan’ın da katıldıkları zirveye otuzdan fazla Afrika ülkesinden, ellinin üzerinde çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri bir araya gelmiştir. Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilen bu buluşma çerçevesinde iki gün boyunca üç oturum, üç çalıştay ve bir değerlendirme oturumunda temsilciler Türk Afrika ilişkilerinin geleceğini tartıştılar. “Çok Yönlü İşbirliğini Geliştirme Arayışları” ana teması etrafında Türk Afrika İlişkilerinin 2050 vizyonunun belirlenmeye çalışıldığı bu buluşmanın sonuç bildirisi aşağıda verilmiştir.

  1. Türk – Afrika Düşünce Kuruluşları buluşmaları sürekli hale getirilmelidir ve bu faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi için sabit bir fon oluşturulmalıdır.
  2. Afrika’dan üniversite eğitimi için Türkiye’ye gelen Afrikalı öğrencilerin sayısı arttırılmalıdır. Zira bunların Türk Afrika ilişkilerinin geliştirilmesinde önemli katkılar sağlayacaklarında kuşku yoktur. Aynı öğrencilerin geri dönüp kendi ülkelerinin geleceğini inşa etmede yer almalarına imkân sağlanmalıdır. Ayrıca üniversiteler arası öğretim üyesi ve araştırmacı değiş-tokuşu için var olan imkânlar kullanılmalı, bu konudaki bürokratik engeller en aza indirilmeli ve ihtiyaçlara göre yeni düzenlemeler yapılmalıdır.
  3. Afrikalı öğrencilerin yükseköğretimde Türkiye’yi tercih etmelerinin cazip hale getirilmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda Afrika’daki köklü geçmişe sahip üniversitelerle işbirliği anlaşmalarının sağlanması ve karşılıklı programlar vasıtasıyla özel ilgi alanlarının oluşturulması gerekmektedir. Ayrıca bilgi alışverişinin ve karşılıklı etkileşimin en iyi yollarından birisi olan beyin göçünün Türkiye tarafından etkin bir şekilde kullanılması önem arz etmektedir. Bu yönüyle Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın Türkiye Bursları programları, Afrikalı sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle daha verimli hale getirilmelidir.
  4. Yaşanan bölgesel olaylarda karşılıklı bilgi alış-verişinin önemi apaçıktır. Türkiye ile Afrika arasında doğrudan haberleşme ağının takviye edilmesi gereklidir. Ayrıca düşünce kuruluşları arasında da bir bilgi ağı oluşturulması zorunluluk arz etmektedir.
  5. Türkiye ve Afrika ülkeleri arasında basılı ve dijital dokümantasyon merkezleri kurularak ortak veritabanı oluşturulmalıdır ve farklı Afrika ülkelerinden gelen veriler bu havuzda toplanmalı ve farklılıklar hem muhafaza edilmeli hem de geliştirilmelidir.
  6. Türkiye ile Afrika arasındaki ilişkiler, sıradan ortaklıklardan ziyade, geçmişten gelen tarihi bağlar ekseninde Türkiye-Afrika gerçekliği dikkate alınarak düşünülmelidir. Türkiye’nin Afrika’da, Afrika’nın Türkiye’deki öncelikleri tespit edilmelidir. İlişkiler sadece tarih bağlamında değil, yeni ihtiyaçlara göre şekillendirilerek yeni bir boyut kazanmalıdır. Afrika’yı daha geniş bir bağlam içerisinde ele almak; kamu sektörü (diplomatik ve siyasi), özel sektör (ticaret ve yatırım), gençlik ve kadın, sağlık, eğitim ve akademik alanlar çerçevesinde yeni ilişkiler tesis edilmelidir. Türkiye bölgesel kurumlar ile olan ilişkilerini arttırmalı ve sadece Afrika Birliği’ne bağlı kalmamalıdır.
  7. İklim, çevre, sağlık, eğitim, sivil toplum, medya, göç-diaspora, yönetim ve güvenlik gibi konularda küresel işbirliğinin yapılması zorunluluk arz etmektedir. Bu alanlarda Türkiye Afrika arasında ilişkiler kurulurken iki tarafın ağları kullanılmalıdır, özellikle Afrika’nın dünya ile bütünleşmesinde Türkiye’nin istasyon görevi görmesi pozitif etki yaratacaktır. Türkiye-Afrika ilişkilerinde sadece kıta ilişkileri dikkate alınmamalı, Afrika diasporası da bu konuda teşvik edilmelidir. Türkiye sadece Afrika ülkeleri ile değil, Afrika diasporasına da dönük programlar düzenlemelidir.
  8. Medyanın sivil toplum kuruluşları üzerindeki etkisi dikkate alınarak, medyaya sağlıklı bilgiler ulaştırılmalı ve medya üzerinden toplumlara yapıcı mesajların iletilmesine özen gösterilmelidir. Bu maksatla Afrika medyasının modern ekipman ve tekniklerle donatılması önemlidir. Sadece Türkiye’deki televizyonlarda Afrika haberleri vurgulanmamalı, aynı zamanda Türk televizyonları tüm Afrika kıtasından erişilebilecek yayınlar yapmalı ve bu yayınlar İngilizce, Fransızca ve Arapça olarak erişilebilir olmalıdır.
  9. Afrika’nın kendi içinde sahip oluğu mevcut potansiyelinin sürekli vurgulanması gerekmektedir. Dünya basınında Afrika imajının hak ettiği konuma yükseltilebilmesi için filmler ve belgeseller hazırlamak suretiyle medya ve sinema sektörleri aktif olarak kullanılmalıdır.
  10. Afrika ile diğer ülkeler arasında yapılan ikili ilişkilerde “eşit ortaklık” esas olmalı ve Afrika ülkeleri sadece kabul eden veya veren konumunda olmamalıdır.
  11. Afrika’daki yerel kütüphaneler geliştirilerek Türkiye ile ortak bilimsel havuzlar oluşturulmalıdır. Ayrıca ortak veya müstakil olarak Afrika üzerine çalışmaları yayınlayacak bir yayınevi kurulmalıdır.
  12. Türkiye kıta coğrafyasında yapmış olduğu insani yardımlar yanında Afrika’daki çatışma bölgelerinde uzlaşı ve barışın sağlanması noktasında yardımcı olmalıdır. Bu amaçla özellikle Türkiye merkezli çatışma çözümleme misyonları ve enstitüleri kurulmalıdır. Bu amaçla sorunları araştıran ekipler ve arabuluculuk yapabilecek yetkin insanlar yetiştirilmelidir.
  13. Afrika’nın tarihini aydınlatmak amacıyla Afrika ülkelerindeki milli arşivler ile Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nin ikili antlaşmalar yapması ve hali hazırda mevcut çalışmaların Arapça, Fransızca ve İngilizce gibi dillere tercüme edilerek o ülkelerle paylaşılması akademik bilgi paylaşımı noktasından son derece önemlidir.
  14. Türkiye’deki yasalaştırma ve yerel yönetim tecrübelerinin Afrika’daki partnerleri ile Afrika şartlarına adapte edilmesi için çalışmalar yapılmalıdır.
  15. Birleşmiş Milletler sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda “Sağlıklı Afrika 2015/2030 Projesi” sivil toplum girişimiyle başlatılmalıdır.
  16. ORDAF, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı desteğiyle Afrika ile Türkiye arasındaki sivil toplum düzeyindeki ilişkilerin geliştirilmesinde çatı rolünü üstlenmelidir. Bu amaçla bir ön komisyon kurulmalı Afrika’daki partnerlerin ağları kullanılarak kapasite araştırması yapılmalıdır. Ortaya çıkacak ön çalışmalar sonunda çatı kuruluşun teşkilat yapısı yapılacak bir çalıştayda ele alınmalıdır.
  17. Bu hedeflere varmak için oluşturulacak çalışma grupları, kısa ve uzun vadeli hedefleri belirleyerek 2050’de 2 milyarı aşacak olan kıta hakkındaki vizyon sağlıklı bir şekilde ortaya konulmalıdır.
  18. Türkiye ve Afrika ülkeleri arasında ticari ve ekonomik işbirliğini ilerletme açısından bir strateji ve eylem planı geliştirilmelidir.
  19. THY’nin Afrika’da pek çok noktaya uçması, Türkiye-Afrika ilişkilerinin gelişmesinde önemli bir zemindir, ancak uçuş fiyatlarının bu maksada hizmet eder şekilde planlanmasında da yarar görülmektedir.
  20. Türkiye’nin Hint Okyanusu’nda korsanlık karşıtı inisiyatifi desteklenmelidir. Türkiye sadece korsanlık karşıtı faaliyetler ile sınırlı kalmamalı Hint Okyanusu ve ona kıyı ülkelerde okyanus ekonomisinin gelişimine de katkı sağlayacak planlamalar yapmalıdır.