ORDAF’ın aylık yayınlanan “Afrika Gündemi” serisinin ikinci sayısında, 2025 Mayıs ayında Afrika kıtasında yaşanan ve bölge ülkelerini etkileyen öne çıkan on önemli gelişme detaylı bir şekilde ele alınmaktadır.

ABD Kolaylaştırıcılığında Kongo’da Barış Girişimleri: Diplomasi, Bölgesel Güvenlik ve Stratejik Madenler Üzerine Küresel Rekabet

25 Nisan 2025 tarihinde, Kongo Demokratik Cumhuriyeti (DKC) ve Ruanda’nın dışişleri bakanları, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun himayesinde Washington’da bir “İlkeler Bildirgesi” imzalayarak, Mayıs ayı içinde kapsamlı bir barış anlaşması taslağı hazırlama taahhüdünde bulundu. Bu adım, 2025 yılı başından itibaren Kongo’nun doğusunda —özellikle Goma ve çevresindeki bölgeleri ele geçiren— M23 isyancı grubuna Ruanda’nın verdiği iddia edilen desteğin sonlandırılmasını ve iki ülke arasındaki karşılıklı güvenlik kaygılarının giderilmesini hedefliyor.

Washington’un kolaylaştırıcılığında yürütülen bu diplomatik süreç, aynı dönemde Katar’ın başkenti Doha’da, DKC hükümeti ile M23 isyancı grubu arasında yürütülen barış görüşmeleriyle eş zamanlı olarak ilerledi. Nisan ayı sonunda Doha’da yapılan bu görüşmeler, binlerce sivilin hayatını kaybettiği ve yüz binlercesinin yerinden edildiği çatışmaların kısmen yatışmasına katkı sunarak, Büyük Göller Bölgesi’nde diplomatik çözüm arayışları için yeni bir zemin oluşturdu.

ABD’nin Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde barışı destekleme yönündeki çabaları, yalnızca insani krizi sona erdirmeyi amaçlamıyor; aynı zamanda bölgedeki jeopolitik ve ekonomik fırsatları da dikkate alıyor. Özellikle kobalt, koltan ve lityum gibi stratejik maden kaynaklarına yönelik yatırım planları, ABD’li yetkililer tarafından müzakere sürecinde açıkça dile getirildi. Bu bağlamda Washington’un DKC–Ruanda hattındaki gerilimi azaltmaya yönelik girişimleri, Çin’in Kongo maden sektöründeki artan etkisini dengelemeye yönelik stratejik bir adım olarak da değerlendiriliyor.

ABD, bir yandan “istikrarlı bir Büyük Göller Bölgesi” vizyonunu öne çıkarırken, diğer yandan diplomatik angajmanlarını bölgesel kalkınma ve yatırım fırsatlarıyla entegre etme stratejisi izliyor. Ancak, bölgede uzun süredir devam eden etnik gerilimler, silahlı grupların varlığı, sınır ötesi çatışmalar ve devlet otoritelerinin sınırlı kapasitesi dikkate alındığında, Washington’da imzalanan bildirinin kısa vadede kalıcı bir barış sağlaması oldukça zor görünüyor.

Çin ve Mısır Arasında Ortak Askerî Tatbikat: “Medeniyet Kartalları 2025”

15 Nisan–2 Mayıs 2025 tarihleri arasında Mısır ve Çin, kapsamlı bir hava kuvvetleri tatbikatı gerçekleştirdi. “Medeniyet Kartalları 2025” adı verilen bu tatbikat, Çin ordusunun Afrika kıtasındaki ilk büyük ölçekli konuşlanması olması açısından uluslararası dikkat çekti. Toplam 18 gün süren tatbikat, Mısır Hava Kuvvetleri’ne ait üslerde icra edildi.

Çin, tatbikata J-10C savaş uçakları, YU-20 havadan yakıt ikmal uçakları, Y-20 ağır nakliye uçakları ve KJ-500 erken uyarı sistemleriyle katıldı. Mısır ise envanterindeki MiG-29 tipi savaş uçaklarıyla tatbikatta yer aldı. Operasyon kapsamında hava muharebe senaryoları, hava savunma sistemlerinin bastırılması, havadan yakıt ikmali ve savaş alanında arama-kurtarma gibi çok sayıda ortak görev başarıyla icra edildi.

İki ülke arasındaki bu askeri iş birliği, Çin’in Afrika kıtasındaki askeri varlığını güçlendirme yönündeki artan stratejik hedeflerinin somut bir yansıması olarak öne çıkıyor. Aynı zamanda, Mısır’ın güvenlik ortaklıklarını Batılı müttefiklerinin ötesine taşıyarak Çin gibi yükselen küresel aktörlerle çeşitlendirme çabalarını ortaya koyuyor. Tatbikat sonrasında yapılan resmi açıklamalarda, her iki taraf da savunma alanındaki iş birliğini derinleştirme yönündeki kararlılıklarını vurguladı.

Bu çerçevede “Medeniyet Kartalları 2025” tatbikatı, Mısır’ın dış politikasında denge ve çeşitlilik arayışının somut bir örneği olarak değerlendirilebilir. Aynı zamanda, Çin’in küresel ölçekte askeri iş birliklerini artırma ve Afrika-Ortadoğu ekseninde daha kalıcı bir jeopolitik aktör olma hedefinin bir parçası olarak öne çıkıyor.

Gabon’da Yeni Dönem: General Brice Oligui Nguema Seçim Yoluyla Meşruiyetini Pekiştiriyor

12 Nisan 2025’te gerçekleştirilen başkanlık seçimlerinde oyların %94,85’ini alarak büyük bir zafer kazanan General Brice Clotaire Oligui Nguema, 4 Mayıs’ta yemin ederek resmen Gabon Cumhurbaşkanlığı görevine başladı. Bu gelişme, 26 Ağustos 2023’teki tartışmalı seçimlerin ardından yapılan askerî müdahaleyle başlayan siyasi dönüşüm sürecinde yeni bir aşamaya geçildiğine işaret ediyor.

Söz konusu müdahale, 1967’den itibaren ülke siyasetinde hâkimiyet kurmuş olan Bongo hanedanının sona ermesine yol açarak Gabon’un siyasi yapısında köklü bir kırılma yarattı. Müdahale sonrası kurulan “Geçiş ve Kurumları Yeniden Yapılandırma Komitesi” (Comité pour la Transition et la Restauration des Institutions – CTRI) çatısı altında yürütülen geçiş süreci, General Nguema’nın 4 Eylül 2023’te geçici devlet başkanı olarak göreve başlamasıyla kurumsallaşma yönünde ilerledi.

CTRI liderliğinde sürdürülen geçiş süreci kapsamında, 2024 yılının son çeyreğinde çok partili siyasi yaşama dönüş planı başlatıldı ve bu plan doğrultusunda 12 Nisan 2025’te başkanlık seçimleri düzenlendi. Seçimlerden açık farkla galip çıkan General Nguema, darbe sonrası liderliğini sürdürerek sivil yönetime geçişin baş aktörü oldu.

Gabon’daki bu siyasal dönüşüm, Mali, Burkina Faso ve Nijer gibi diğer Frankofon Afrika ülkelerinde gözlemlenen benzer gelişmelerle birlikte değerlendirildiğinde, bölge genelinde orduların yeniden “kurucu aktör” konumuna yükseldiği yeni bir siyasal paradigma değişimine işaret ediyor.

Öte yandan, ekonomisi büyük ölçüde petrol gelirlerine dayanan Gabon, son yıllarda başta Çin olmak üzere yükselen küresel aktörlerle ilişkilerini çeşitlendirme yoluna gitmiş durumda. Bu yönelim, ülkede tarihsel olarak güçlü olan Fransız etkisiyle rekabet içinde şekillenen, çok kutuplu ve dengeli bir dış politika yaklaşımını beraberinde getiriyor..

Sudan–BAE Davasında Soykırım Suçlaması Gündemden Düştü

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), 6 Mayıs 2025 tarihinde açıkladığı kararla, Sudan’ın Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) karşı Darfur’daki soykırım suçuna dolaylı destek iddiasıyla açtığı davada yargı yetkisinin bulunmadığına hükmetti. Karar, Sudan’ın özellikle El-Cuneyne bölgesinde Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (RSF) Masalit halkına yönelik işlediği öne sürülen soykırım suçlarında, BAE’nin silah ve lojistik destek sağladığına dair suçlamalarının ardından geldi.

Sudan, 5 Mart 2025’te yaptığı başvuruda, BAE’nin RSF’ye sağladığı desteğin etnik temizlik, cinsel şiddet, zorla yerinden etme ve sivil alanların yok edilmesi gibi ciddi uluslararası hukuk ihlallerine ortam hazırladığını öne sürmüştü. Ancak BAE, 2005 yılında Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme’yi (Soykırım Sözleşmesi) imzalarken eklediği çekinceyle, Divan’ın bu tür davalarda yetkisini tanımadığını bildirmişti.

UAD, bu çekinceyi geçerli kabul ederek 14’e karşı 2 oyla davayı inceleme yetkisinin bulunmadığına karar verdi. Ayrıca, 9’a karşı 7 oyla davanın kapatılmasına hükmetti. Karar, BAE açısından diplomatik bir başarı olarak yorumlansa da, insan hakları uzmanları ve uluslararası hukukçular, bu tür çekincelerin Soykırım Sözleşmesi’nin etkisini zayıflattığını ve ciddi suçların cezasız kalmasına neden olabileceğini belirtiyor.

Trablus’ta Şiddetli Çatışmalar: Güvenlik Reformu Sürecinde Yeni Kriz

Libya’nın başkenti Trablus, 12 Mayıs 2025 tarihinde uzun bir sürenin ardından yeniden şiddetli silahlı çatışmalara sahne oldu. Çatışmaların fitilini, Başbakan Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) güvenlik sektörü reformu çerçevesinde, İstikrarı Destekleme Birimi (SSA) komutanlarından Abdulgani el-Kikli’nin (namıdiğer Ganiwa) öldürülmesi ateşledi.

SSA ile UBH’ye bağlı 444. Tugay arasında patlak veren çatışmalar, kısa sürede Trablus’un çeşitli mahallelerine yayılarak geniş çaplı bir silahlı krize dönüştü. Özellikle Abu Salim, Ayn Zara ve Bin Aşur bölgelerinde yoğunlaşan çatışmalar şehir genelinde büyük bir güvenlik endişesine yol açtı. Mitiga Uluslararası Havalimanı’nda tüm uçuşlar geçici olarak durdurulurken, yetkililer sivillere evlerinden çıkmamaları yönünde uyarılarda bulundu.

Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL), sivillerin çatışmalardan etkilenmesinden dolayı derin endişe duyduğunu belirterek tüm taraflara kamu düzenine saygı gösterme ve sivilleri koruma çağrısında bulundu. Bu çağrıların ardından, Libya İçişleri Bakanlığı 14 Mayıs’ta ateşkes ilan edildiğini ve güvenlik durumunun kontrol altına alındığını duyurdu. Ancak buna rağmen gerginlik ve yer yer çatışmalar birkaç gün daha sürdü.

Her ne kadar Trablus’ta durum daha sonra kısmen normale dönmüş gibi görünse de, yaşanan bu olay, Libya’da devlet otoritesinin hâlen ne denli parçalı ve kırılgan bir yapıya sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

UNESCO Afrika Haftası 2025: Afrika Mirasının İadesi ve Onarımı İçin Küresel Dayanışma

UNESCO’nun her yıl geleneksel olarak düzenlediği Afrika Haftası, bu yıl da 19 Mayıs 2025 tarihinde Paris’teki UNESCO Genel Merkezi’nde başladı. Etkinlikler, “Kültür, Eğitim ve Bilim Yoluyla Afrika Mirasının İadesi ve Onarımı İçin Küresel Dayanışma” teması etrafında şekillendi.

Haftanın açılışında konuşan UNESCO Genel Direktör Yardımcısı Xing Qu ve Yürütme Konseyi Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe, UNESCO’nun Afrika mirasının korunmasına yönelik bağlılığını ve 1970 Sözleşmesi çerçevesinde yasa dışı kültürel varlık kaçakçılığıyla mücadeledeki kararlılığını yeniden vurguladı.

Afrika Grubu iş birliğiyle hazırlanan etkinlik programı, Afrikalı halklar ve diaspora topluluklarının tarihî ve kültürel mirasını görünür kılmayı ve kutlamayı amaçladı. 19–21 Mayıs tarihleri arasında süren etkinliklerde; panel tartışmaları, film gösterimleri, gala geceleri, sergiler ve diplomatik resepsiyonlar gibi çeşitli kültürel içerikler yer aldı.

Öne çıkan etkinliklerden biri, Afrika’nın altı coğrafi bölgesi ile “altıncı bölge” olarak tanımlanan diasporayı kapsayan kapsamlı bir kültürel sergiydi. Bunun yanında, kültürel mirasın iadesi ve onarımında uluslararası iş birliği ve etik sorumluluk, eğitimin Afrika’nın sürdürülebilir kalkınmasındaki dönüştürücü rolü, bilim diplomasisi ve kültür politikalarının kesişimi gibi başlıklar altında paneller düzenlendi.

Bu paneller, akademisyenler ve karar alıcılar arasında ortak bir anlayış geliştirmeyi hedefledi. UNESCO öncülüğünde gerçekleşen bu yıllık etkinlik, Afrika’nın tarihî ve kültürel mirasının uluslararası alanda daha fazla tanınmasına katkı sunarken, aynı zamanda daha adil ve kapsayıcı bir kültürel diyalog ortamının oluşmasına zemin hazırlıyor.

Güney Afrika’da Apartheid Dönemine Yönelik Yeni Adalet Arayışı, ABD ile İlişkileri Geriyor

Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, 30 Nisan 2025 tarihinde yaptığı açıklamayla apartheid dönemine ait faili meçhul siyasi cinayetleri yeniden soruşturmak üzere bağımsız bir adli komisyon kurulacağını duyurdu. Bu girişim, ülkenin ırksal geçmişiyle hesaplaşma çabasında yeni ve kritik bir aşamaya geçildiğini gösteriyor. 1948–1994 yılları arasında hüküm süren apartheid rejiminin mağdurlarına yönelik geç de olsa adalet arayışı, toplumda geniş yankı uyandırdı.

Yeni kurulacak komisyonun temel amacı, yaklaşık 300 dosyayı yeniden inceleyerek özellikle devlet destekli şiddet olayları ve siyasi suikastlarla ilişkili failleri ortaya çıkarmak. Komisyonun çalışmaları, hem tarihsel adaletsizliklerin aydınlatılması hem de kamu vicdanının rahatlatılması açısından önemli görülüyor.

Ancak bu iç hesaplaşma süreci, Güney Afrika’nın dış ilişkilerinde özellikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile olan temaslarını karmaşıklaştırıyor. Ramaphosa hükümetinin apartheid dönemine dair attığı bu adımlar, ABD iç siyasetinde farklı tepkilerle karşılanıyor. Nitekim, 14 Mayıs 2025’te, eski Başkan Donald Trump’ın liderliğindeki Cumhuriyetçi Parti’nin etkisi altındaki federal hükümet, 59 beyaz Güney Afrikalıyı (Afrikaner) “soykırıma uğrayan mülteciler” statüsüyle ülkeye kabul ettiğini açıkladı.

Trump yönetimi bu kararı “insani bir sorumluluk” olarak değerlendirse de, Güney Afrika hükümeti iddiaları kesin bir dille reddetti. Pretoria yönetimi, Afrikaner topluluğunun hâlen ülkenin en güçlü ve ekonomik olarak en ayrıcalıklı kesimlerinden biri olduğunu vurguladı.

Bu gerilimin gölgesinde Cumhurbaşkanı Ramaphosa’nın 20 Mayıs 2025’te Washington’a gerçekleştirdiği resmî ziyaret, oldukça hassas bir diplomatik zeminde gerçekleşti. Beyaz Saray’da Başkan Trump ile yapılan görüşmelerde ekonomik iş birliği ve bölgesel güvenlik konuları gündeme gelirken, en tartışmalı başlık Trump’ın kamuoyu önünde tekrarladığı “Afrikanerlere yönelik soykırım” iddiaları oldu. Ramaphosa, bu suçlamaların gerçekle ilgisi olmadığını vurgulayarak, Güney Afrika’nın herkes için adalet temelinde ilerleyen bir demokrasi olduğunu ifade etti.

Tüm bu gelişmeler, apartheid mirası üzerinden yürütülen iç hesaplaşmanın yalnızca Güney Afrika’nın iç siyasetini değil, küresel diplomatik ilişkilerini de etkilemeye devam edeceğini gösteriyor.

Sudan’da Yeni Başbakan Ataması: Sivil Yönetime Geçişte İlk Adım mı?  

19 Mayıs 2025 tarihinde Sudan Egemenlik Konseyi, Kamil al-Taib İdris’in başbakan olarak atandığını resmen duyurdu. Bu gelişme, 25 Ekim 2021’den bu yana askeri idareyle yönetilen ve 15 Nisan 2023’ten itibaren şiddetli bir iç savaşın içine sürüklenen Sudan’da, sivil yönetime geçiş yolunda atılan ilk ciddi adım olarak değerlendiriliyor.

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün (WIPO) eski genel direktörü olan Kamil İdris, partili bir siyasi geçmişe sahip olmaması ve diplomatik tecrübesiyle öne çıkan tarafsız bir teknokrat olarak görülüyor. Hem yerel aktörler hem de uluslararası toplum nezdinde kabul görebilecek bir isim olan İdris’in, ülkedeki farklı tarafları masaya çekebilecek potansiyele sahip olduğu değerlendiriliyor.

Ancak atamanın, ülkede kalıcı ve kapsayıcı bir siyasi dönüşüm sürecine evrilip evrilmeyeceği belirsizliğini koruyor. Zira hâlihazırda ülkenin doğu ve batı bölgeleri, paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (RSF) kontrolü altında bulunuyor. Bu durum, merkezi hükümetin uygulama kapasitesini ve Kamil İdris’in siyasi manevra alanını ciddi şekilde sınırlayabilir.

Önümüzdeki günlerde göreve başlaması beklenen Başbakan İdris’in liderliğinde yürütülecek süreç, Sudan’ın barış, güvenlik ve siyasi istikrar arayışında belirleyici bir dönemeç olarak görülüyor. Sürecin başarısı, yalnızca diplomatik çabalarla değil, aynı zamanda sahadaki askeri dengeler ve toplumsal uzlaşma dinamikleriyle de şekillenecek.

AB–Afrika Birliği Üçüncü Bakanlar Toplantısı Brüksel’de Gerçekleşti

21 Mayıs 2025 tarihinde Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) ile Afrika Birliği (AfB) Üçüncü Bakanlar Toplantısı, her iki birlikten dışişleri bakanlarının yoğun katılımıyla gerçekleşti. İki kıta arasındaki stratejik ortaklığın kurumsal düzeydeki en güncel tezahürü olan toplantıya, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Kaja Kallas ile Angola Dışişleri Bakanı ve AfB Yürütme Konseyi Başkanı Téte António eş başkanlık etti.

Toplantının odak noktasını, 2022 yılında düzenlenen Altıncı AB–AfB Zirvesi’nde kabul edilen “2030 Ortak Vizyon Belgesi” kapsamında iş birliği alanlarının mevcut durumu oluşturdu. Aynı zamanda, AB–AfB stratejik ortaklığının 25. yıl dönümü vesilesiyle bu uzun soluklu ilişkilerin tarihsel derinliği ve kapsamı da yeniden vurgulandı. Zirve, 2025 yılı içinde Afrika kıtasında yapılması planlanan Yedinci AB–AfB Zirvesi’nin hazırlıkları açısından da kritik bir platform işlevi gördü.

Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Mahmoud Ali Youssouf’un da hazır bulunduğu toplantıda, ekonomik kalkınma, güvenlik ve savunma iş birliği, göç yönetimi, çevre ve iklim değişikliğiyle mücadele, ayrıca çok taraflı yönetişim gibi çeşitli tematik başlıklar ele alındı. Toplantı marjında düzenlenen ikili ve çok taraflı temaslarda ise ortak bildirgeler ve stratejik belge taslakları üzerinde kapsamlı istişareler gerçekleştirildi.

Küresel ölçekte tek taraflı yaklaşımların güç kazandığı ve çok taraflı iş birliği mekanizmalarının ciddi sınamalarla karşı karşıya kaldığı bir dönemde düzenlenen Üçüncü AB–AfB Bakanlar Toplantısı, yalnızca geçmişte elde edilen kazanımların değerlendirilmesine değil, aynı zamanda geleceğe dönük stratejik entegrasyon fırsatlarının keşfine de olanak sundu.

Afrika Günü 2025: Tazminatlar Yoluyla Adalet Temasıyla Dünya Çapında Kutlandı

Her yıl 25 Mayıs’ta kutlanan Afrika Günü, bu yıl da Afrikalılar ve Afrika dostları tarafından dünyanın çeşitli şehirlerinde geniş katılımlı etkinliklerle anıldı. 1963 yılında Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da kurulan Afrika Birliği Örgütü’nün (OAU) kuruluş yıldönümüne ithafen düzenlenen Afrika Günü, kıtanın birlik, bağımsızlık ve kalkınma mücadelesinin simgesi olarak önemini koruyor.

2025 yılı kutlamalarının teması “Afrikalılar ve Afrikalı Kökenli İnsanlar İçin Tazminatlar Yoluyla Adalet” olarak belirlendi. Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Mahamoud Ali Youssouf, Afrika Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, kıtanın geçmişte maruz kaldığı yapısal adaletsizliklerin tanınması ve telafi edilmesinin tarihî bir sorumluluk olduğunu vurguladı. Ayrıca, Afrika’nın genç ve dinamik nüfusu ile zengin doğal kaynaklarının, küresel dönüşüm süreçlerinde stratejik bir rol oynayabileceğine dikkat çekti.

Kutlamalar, Addis Ababa’daki Afrika Birliği binası başta olmak üzere kıtanın birçok ülkesinde gerçekleştirildi. Müzik, dans, edebiyat ve sanat etkinlikleriyle Afrika’nın zengin kültürel mirası ön plana çıkarılırken, kıtanın karşı karşıya olduğu zorluklara rağmen birlik, adalet ve özgürlük ideallerinden taviz verilmediği özellikle vurgulandı. Pan-Afrikanizm düşüncesinin günümüzde de Afrika’nın geleceğine yön verebilecek güçlü bir vizyon sunduğu bir kez daha dile getirildi.

Afrika Günü, diaspora toplulukları tarafından da dünya genelinde kutlandı. Türkiye’deki Afrikalı öğrenciler ile Afrika ile ilgilenen çeşitli kurum ve dernekler de bu anlamlı günü çeşitli etkinliklerle değerlendirdi. Etkinliklerde, farklı kültürel faaliyetlerin yanı sıra Türkiye’deki Afrikalıların durumu ve Türkiye-Afrika ilişkileri gibi önemli konular ele alınıp tartışıldı.