ORDAF ve İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi işbirliği ile 12 Kasım 2016 – 31 Aralık 2016 tarihleri arasında Altunizade Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Ortadoğu Okulu programının ikincisi sona erdi. 8 hafta süren programda alanında uzman akademisyen, gazeteci ve araştırmacılar birbirinden değerli konferanslar verdi, sunumlar yaptı. Ortadoğu’nun tarihi, sosyo-kültürel yapısı, dini ve mezhebi dengeleri, ekonomisi, enerji kaynakları ve jeopolitiği ayrı ayrı ele alındı ve değerlendirildi.

Programın açılış oturumunun ilk konuşmasını yapan Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Azmi Özcan, ORDAF’ın artık bir enstitü haline geldiğini ifade ederek sözlerine başladı. Sayın Özcan, Sosyal Bilimlerde yapılacak çalışmalarda uygulanması gereken beş temel hususa dikkate çekerek bunları şöyle sıraladı; öncelikle tarif sonra ise sırasıyla tahkik, tasnif, tahlil ve terkip. Ortadoğu üzerine konuştuğumuzu söyleyen Azmi Özcan, bu beş hususu Ortadoğu’ya tatbik ederek, tespitlerini dinleyicilerle paylaştı. Açılış oturumunda ikinci konuşmacı ise Yrd Doç. Dr. Vehbi Baysan’dı ve Ortadoğu’nun kısa kısa bir panoramasını sunarak, yakın geçmişteki olaylar üzerinde çeşitli değerlendirmelerde bulundu.

Ortadoğu Okulu’nun bir sonraki haftası ORDAF Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun’un konuşması ile başladı. Sayın Kurşun özellikle Suudi Arabistan tarihi üzerinde katılımcılara son derece önemli bilgiler aktardı. Suudi Arabistan’da yakın zamanlarda yaşanan olaylar ve Yemen ile Suudilerin arasında tırmanan gerilimin tarihi arka planı, katılımcılardan gelen bazı sorularla da enine boyuna tartışıldı. Bu bağlamda Amerika ve Avrupa’nın olaylara yaklaşımına temas edildi. Zekeriya Kurşun’dan sonra konuşma yapan Doç. Dr. Ebubekir Ceylan, Irak ve Bağdat üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Bağdat’ın oluşum sürecinden başlayarak on dokuzuncu yüzyıl sonrası zamana kadar Bağdat şehrinin tarihini değerlendiren Sayın Ceylan, özellikle Irak modernleşmesi üzerine oldukça kıymetli bilgiler verdi.

İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Ahmet Emin Dağ, Ortadoğu Okulu’nun düzenlenmesine katkı vermenin yanı sıra uzmanlık alanı olan Suriye hakkında da değerli bir sunun gerçekleştirdi. Modern Suriye’nin oluşumunu, Fransız işgal dönemi (1920 – 1946), İstikrarsızlık Hükümetler Dönemi (1946 – 1963), Katı Baasçı Uygulamalar Dönemi (1963 – 1970) ve Pragmatik Baasçılık Dönemi (1970 – …) şeklinde dönemlere ayrılabileceğini söyleyen Ahmet E. Dağ, Suriye’nin jeopolitik, dini ve etnik yapısı hakkında da bilgiler aktardı. Ayrıca bölgeye gerçekleştirdiği seyahatlerden elde ettiği tecrübeleri ve hatıralarını da Ortadoğu Okulu katılımcılarıyla paylaştı. Lübnan’ın sahip olduğu kozmopolit yapısı itibarıyla adeta Ortadoğu’nun laboratuvarı sayılabileceğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu, son yüzyıl içerisinde Lübnan’daki siyasi ve politik olaylar ile bu olayların baş aktörlerini anlattığı oldukça detaylı bir sunum yaptı.

Gazze Üniversitesi Öğretim Üyesi Muin Naim, Filistin’in İslam dünyası için haiz olduğu öneme dikkat çekerek başladığı sunumunda, doğrudan doğruya sahadan ve kişisel tecrübesiyle elde ettiği bilgiler üzerinden bir konuşma gerçekleştirdi. Doç. Dr. Saynur Derman ise katılımcılara farklı bir pencere açarak, Rusya’nın Ortadoğu ve Akdeniz Politikası üzerinde durdu. Bu bağlamda Rusya’nın enerji politikaları ve siyasi hamleleriyle Ortadoğu’da kendine has bir duruşu bulunduğunu beyan etti.

Ortadoğu Okulu’nun beşinci haftasında Dr. Bilgehan Alagöz, Ortadoğu’yu İran perspektifinden ele alarak, özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısındaki olaylara ağırlık verdi. Şiilik ve buna bağlı olarak Arap dünyasında yükselen mezhepçilik üzerine son yaptığı araştırmalarda elde ettiği sonuçları da katılımcılarla tartıştı. Ortadoğu jeopolitiği kapsamında petrol meselesine dikkat çeken Doç. Dr. Davut Hut, petrolün tarihsel bir maden olduğunu ancak on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında modern sanayide kullanılmaya başladığını ifade ettikten sonra Ortadoğu ülkeleri ile Avrupa ülkelerinin petrol üretim ve tüketim miktarlarını birbiriyle mukayese etti. En çok petrol rezervinin Venezüella’da olduğunu söyleyen Davut Hut, petrolü en çok üreten ülkelerin ise Suudi Arabistan ile Rusya olduğu vurguladı.

Gazeteci ve Araştırmacı Turan Kışlakçı, Ortadoğu’nun medya kuruluşları ve bunların oluşum tarihlerini Ortadoğu Okulu öğrencileriyle paylaştı. Geçmişten bugüne medya haberciliği hakkında bazı somut örnekler vererek, medyanın geldiği noktaya dikkatleri çekti. Aynı gün ikinci konuşmayı yapan Dr. Selman Öğüt, Doğu Akdeniz’de enerji paylaşım meselesi üzerinde durdu ve devletlerarası hukuk açısından son derece önemli olan kıta sahanlığı ve kara suları problemlerine bazı çözüm teklifleri sundu. Libya üzerine sunum gerçekleştiren Emrak Kekilli, Arap Baharı’ndan bugüne Libya’daki siyasi dengeler üzerinde durdu.

Ortadoğu Okulu kapanış haftasından bir önceki hafta Ankara’dan misafirimiz olan Prof. Dr. Mehmet Akif Kireççi, Batılıların Ortadoğu’ya yaklaşım biçimi üzerine bir sunum yaptı. Bu cümleden olarak Oryantalizm ve Edward Said üzerinde önemli değerlendirmelerde bulundu. Aynı günün son konuşmacısı ise Prof. Dr. Edibe Sözen oldu. Medya üzerinden tanımlanan Ortadoğu’nun ne kadar isabetli bilgiler verebileceği sorusu üzerinde konuşmasını sürdüren Sayın Sözen, Türkiye’nin Ortadoğu açısından önemine vurgu yaptı.

Dinleyicilerin aktif katılımlarının gözlemlendiği ikinci Ortadoğu Okulu’nun 31 Aralık 2016, Cumartesi günü gerçekleştirilen kapanış oturumunda ORDAF Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun ile İHH İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Ahmet Emin Dağ değerlendirme konuşmaları yaptılar. Katılımcıları fikirleri ve talepleri de dinlendikten sonra, talep edilen ölçüde katılım sağlamış olanlara sertifikaları aynı gün takdim edildi. 3. Ortadoğu Okulu’nun bir an önce gerçekleştirilmesi temenni edilerek program sona erdi.