Bölgenin bin yıllık sakinleri olan Suriye Türkmenleri yeni bir göç ve sürgün dalgasının kurbanı daha oluyor.
Tarihi süreç içinde Moğol saldırıları, Fransız işgalinin ayrıştırıcı uygulamaları ve Suriye yönetimlerinin asimilasyon politikaları sebebiyle farklı boyutlarda göç yollarına düşen Suriye Türkmenleri bu kez yeni bir katliam korkusuyla yollarda.
Savaş sürecinde geçmişte Halep kent merkezi içinde Türkmenlerin yoğun yaşadığı semtlerden farklı boyutlarda göçler yaşanmış olsa da, kırsal kesimdeki binlerce aile son ana kadar yaşadıkları bölgede kalmayı yeğlemişti. Türkiye sınırına yakın bölgelerde yoğunlaşmış olmaları sebebiyle Türkmenlerin önemli bir bölümü “hemen sığınırız” rahatlığıyla son haftalara kadar Suriye topraklarından ayrılma ihtiyacı duymuyordu.
Suriye’de muhaliflerin ele geçirdiği tüm bölgelerde kendi nüfuzunu kurmaya çalışan, bu nedenle muhalifleri vurarak ilerleyen IŞİD grubu, son olarak Türkmen bölgelerini ele geçirdi.
Türkmen gruplarına mensup liderleri toplu olarak katleden IŞİD militanları, sivillerin yaşadığı bölgelere ilerleyince Türkiye sınırına doğru büyük bir akın oldu. Bu akın, akrabaları sınırın bu tarafından yaşayan Suriye Türkmenlerini hızla Türkiye’ye getirdi. Kimi mülteci kamplarına, kimi akrabalarının yanına kimi de kendi imkanları ile ev tutarak değişik ilçelere dağılan Türkmen aileler, şimdi geride kalan akrabaları için kaygılanıyor.
Buraya ulaşmayı başaranların neredeyse hepsinin bir yada birkaç akrabası Suriye’nin farklı kent ve ilçelerinde kalmış durumda. Canlarını kurtarmış olmak sorunu çözmeye yetmiyor. Şimdi alışık oldukları yaşamdan, bin yıllık topraklarından ve hepsinden önemlisi sevdiklerinden ayrıldılar. Eskiden sınırın Türkiye tarafına baktıklarında büyük bir umut ve aydınlık bir gelecek gören Türkmenler, ümitlerini bağladıkları Türkiye’de artık mülteci olarak yaşayacaklar.
Savaşın ne zaman biteceği bilinmez ama sürgünün şimdiden kapanması zor yaralar açtığı bir gerçek. İstanbul’a kadar gelen bir aile Türkiye’nin kendilerine kapıları açmasına minnettar olduklarını belirtmekle birlikte, siyasi tutumundan duydukları hayal kırıklığını dilendiriyorlar.
Türkmenler aylardır kurtuluş umudu olarak kapısını aşındırdıkları Türkiye’nin aktif tutum almamasından şikayet ediyorlar. Bu şikayeti yüksek sesle dillendiremeseler bile içlerindeki hayal kırıklığını kullandıkları kelimeler ele veriyor.
Suriye iç savaşı, hamasi demokrasi söylemleri ve Arap baharı retoriğinden uzaklaşalı epey zaman oldu. Artık hiçbir görüntü insanları şok etmeye yetmiyor. Bebek cesetleri, işkence ile öldürülmüş insan fotoğrafları, göç yollarındaki kadın ve çocuklar…
Suriye’deki sorunu Kürt, Türkmen ve Arap çıkarları gibi alt tanımlamalar üzerinden okumak çok ahlaki değil. Bu nedenle Suriye halkının ezilen tüm kesimlerinin acılarını paylaşıp onları hafifletmek en insancıl çaba olarak görünüyor. Türkmenler bu ezilmiş kesimlerin belki de en savunmasızı olarak göründüğünden içinde bulundukları hayal kırıklığı çok daha büyük.
Türkiye’nin kendilerine verdiği sözleri tutmadığını açıkça dillendiriyorlar.