1948 tarihli İsrail devletinin bağımsızlık bildirgesi yayınlandığı tarihe göre toplumsal çeşitlilik, insan haklarına saygı ve öngörülen temsili demokrasi nedeniyle ileri bir metin olarak görülmektedir. Metnin bu özelliği nedeniyle İsrail, Batı ülkeleri ve dönemin yegâne uluslararası örgütü konumundaki Birleşmiş Milletler nezdinde kısa sürede kabul görerek uluslararası sis- teme kabul edilmiştir. Buna mukabil bahsedilen ilerici ideallere rağmen devletin bir anayasa olmaksızın kurulması ve sonrasında hiç bitmeyen dini-siyasi temelli tartışmalar bağımsızlık bildirgesinin toplumda yeterince karşılığı olmadığını göstermiştir. Hatta dönemin bazı kanaat önderlerinin kuruluş döneminde sergilenen siyasanın, uluslararası topluma kabul için başvurulan bir taktik olduğuna dair sözleri, bağımsızlık bildirgesinin siyasi elitler tarafından başvurulan siyasi bir araç olduğunu göstermektedir.