Basra Körfezi günümüzde olduğu gibi tarih boyunca da stratejik, ekonomik ve politik önemi gereği uluslararası çekişmelerin ve rekabetin had safhada olduğu bir alan oldu. Osmanlı Devleti, XIX. yüzyılda siyasi ve ekonomik sorunlarla uğraşırken, peş peşe girdiği savaşlar sonucu önemli toprak kayıplarına da maruz kaldı. Devletin çöküşüne doğru giden bu duruma çare bulmak için başta askerî olmak üzere idari ve iktisadi reformlar başlatıldı. Mevcudu muhafaza gayretinin yanı sıra eski gücüne yeniden kavuşma mücadelesi verildi. Bu bağlamda Arap Yarımadası ve çevresindeki nüfuz da muhafaza edilmek istendi. Süveyş Kanalı’nın açılmış olması yeni denizcilik stratejisinin ortaya konulmasını gerektirdiğinden Kızıldeniz’e ve Basra Körfezi’ne harp ve ticaret gemileri tahsis edildi. Fakat İngiltere’nin Arap Yarımadası çevresinde kurmaya çalıştığı hegemonya sebebiyle siyasi gerilimler yaşandı. Osmanlı Devleti’nin Basra Körfezi’ne gösterdiği alaka, bölgede tutunabilmek için sarf ettiği gayret ve bunun için izlenen politika bu sunumun konuları arasında yer almaktadır.