Lübnan’da geçen yılın sonunda yaşanan 17 günlük istifa krizinin ardından ülke siyaseti tekrar normal seyrine geri döndü ve tüm siyasetçiler 6 Mayıs 2018’de yapılacak genel seçimlere odaklandı. Lübnan, 2013 yılında yapılması gereken genel seçimleri ülke içinden ve dışından kaynaklanan sorunlardan dolayı neredeyse 5 yıl boyunca ertelemek zorunda kalmıştı. Ayrıca 2014’te görev süresi dolan devlet başkanının yerine yenisini seçmekte de başarısız olan Lübnan, ancak 2016 sonbaharında devlet başkanlığına Mişel Aûn’un seçilmesiyle siyasal sistemini tekrar işler hale getirebildi. 2016 yılı sonundan beri Devlet Başkanı Mişel Aûn ile Başbakan Saad Hariri arasında ortaya çıkan işbirliği ve uyum sayesinde Lübnan geçen yıl 16 Haziran’da yeni bir seçim yasası yapmayı başardı.  Böylece ülke uzun bir aradan sonra genel seçimlere gitme fırsatı yakaladı. Lübnan İçişleri Bakanlığı’nın 15 Aralık 2017’de yayınladığı kararname ile genel seçimlerin 6 Mayıs 2018’de yapılacağının kesinleşmesiyle tüm ülkeyi seçim heyecanı sardı.

Lübnan’ın seçime gittiği süreçte bir yandan ülkedeki tüm siyasal aktörler seçime hazırlanırken diğer yandan da bu aktörler arasındaki çekişmeler hiç eksik olmadı. Saad Hariri’nin Suudi Arabistan’da başbakanlık görevini bırakmasıyla başlayan 17 günlük istifa krizi boyunca ülkede oluşan birlik havası seçimler yaklaştıkça yerini tekrar gerilimlere bıraktı. Hariri görevinin başına döndükten sonra Devlet Başkanı Aûn ile uyumunu muhafaza edip ülkenin öncelikli siyasî ve iktisadî meselelerine odaklansa da hızla artan kamu borçları ve dış ticaret açığı, kötü yönetim ve yolsuzluk gibi müzminleşmiş sorunlar, bir türlü çözüm bulunamayan elektrik kesintileri, sonu gelmeyen güvenlik riskleri ve ülke siyasetine dışardan yapılan müdahaleler Lübnan’ın içerden ve dışardan gelecek tehditlere karşı oldukça kırılgan olduğunu açıkça gösteriyordu. Lübnanlı siyasîler, seçim sürecinde bu sorunları sık sık ülke içindeki rakiplerini eleştirmek veya itibarsızlaştırmak için sert bir siyasî söylemle birleştirerek kullanmayı tercih etti. Hatta 2005 yılından beri 14 Martçılar ve 8 Martçılar olarak ikiye bölünen Lübnan siyasetindeki çekişmeler, seçim sürecinde sadece bu iki blok arasında kalmayıp aynı blok içindeki siyasî aktörler arasında da sert tartışmalar ortaya çıktı. Kuşkusuz geçen yıl kabul edilen yeni seçim yasasının 6 Mayıs seçimlerinde ne gibi neticeler ortaya çıkaracağına dair soru işaretleri, Lübnanlı siyasî aktörleri kendi çıkarları bağlamında en uygun siyasî pozisyonu ve stratejiyi belirlemeye zorlamıştır. Makalemizde 17 günlük istifa krizinden sonra Lübnan siyasetinde ortaya çıkan iç çekişmeler ve yeni seçim yasası çerçevesinde 6 Mayıs seçimlerinin arifesindeki siyasî durum değerlendirilmektedir.