Libya Yargı Makamları, 9 Haziran Pazartesi günü, Ahmet Maitik’in başbakanlık seçiminin yasalara uygun olmadığı, bu nedenle görevine devam etmesinin doğru olmadığı yönünde görüş belirtti.
Aslında bu karar bekleniyordu. Çünkü Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı (UGK) Nuri Ebu Suheyen önderliğinde UGK’daki bir grup ile Başkan Yardımcısı İzzettin el-Avami liderliğindeki iki grup arasında yaşanan siyasi kriz kendini iki noktada dışa vurmaktaydı.
Birincisi, Emekli General Halife Haftar’ın darbe girişiminin niteliğinin ne olduğu ikincisi ise Ahmet Maitik hükümetinin geçerliği konusuydu. Ebu Suheymen, Haftar’ı ve destekçilerini müesses nizamının hiyerarşik yapısı dışında karar alarak durumdan vazife çıkarmakla suçlamış ve yapılanın bir darbe girişimi olduğunu öne sürmüştü. Ahmet Maitik’in Seçimin ise yasalara uygun olarak gerçekleştiğini savunarak, Abdullah El-Sini’den görevi Maitik’e devretmesini istemişti. İzzettin el-Avami ise, Haftar ve taraftarlarının “terörist” gruplarla Libya halkı adına mücadele ettiğini iddia ederek; Haftar’ın desteklenmesi gerektiğini savunmuştu. Ahmet Maitik’in ise, 120 oy alması gerekirken 113 oy aldığını, destek oyalarının ise meclisin çalışma saatinin dışında verildiği için geçersiz olduğunu iddia ederek, seçilmesinin illegal olduğunu öne sürmüştü.
Ali Zeydan’ın görevden el çektirilmesiyle geçici olarak başbakanlık görevine getirilen Abdullah el-Sini ise, Maitik ile ilgili konunun mahkemeye intikal ettiğini belirterek, mahkeme sonucu belli olmadan görevi teslim etmeyeceğini açıklamıştı. Her ne kadar Maitik, Ebu Suheymen’ın desteği ve beraberindeki silahlı birliklerle Başbakanlık binasına otursa ve Abdullah el-Sini Trablus’u terk ederek Bingazi’ye gitmek zorunda da kalsa sonuçta Libya Yargısı Maitik’in meşru olmadığı yönünde karar verdi.
İzzettin el-Avami ve Haftar yanlılarının devletin derinliklerinde önemli destekçilerinin olduğu ve Ahmet Maitik’in devrimci milis birlikler tarafından desteklendiği düşünülürse (yorumcuların iddialarına göre) yargının Maitik hükümeti aleyhine karar vermesi bekleniyordu. Buna rağmen Ahmet Maitik de yargı kararını tanıdığını açıkladı. Yani Haftar, önemli bir cephede zafer elde etmiş oldu. Bunun yanında açıkça Haftar’ı destekleyen, hatta onun adına Kahire’de görüşmeler yapan Ali Zeydan’ın, görevden el çektirilmesinin yasal olmadığı iddiasıyla yargıya gitmesi söz konusu. Eğer mahkeme Ali Zeydan’ı haklı bulur ve göreve iadesi yönünde karar alırsa İzzettin el-Avami ve Haftar tarafından temsil edilen cephe, Nuri Ebu Suheymen ve Ahmet Maitik üzerinden temsil edilen cepheye karşı önemli bir başarı daha elde edecektir.
Libya’da Mısır Modeli mi?
Haftar, yerel ve uluslararası basına verdiği demeçlerde, Mısır’ın yeni Cumhurbaşkanı Sisi’ye övgüler düzmekte ve onun bölge ülkeleri için önemli bir yol gösterici olduğunu belirtmektedir. İzzettin el-Avami ise Sisi’nin Kahire’deki yemin törenine katılmıştı. Bu durumda Haftar ve koalisyonunun bölge dengeleri içinde nereye oturduğunu söylemeye gerek yok. Operasyonların üç ay ile bir sene arasında devam edeceğini belirten Haftar, bu ortamda yapılacak seçimlerin de çok sağlıklı olmayacağını öne sürüyor. Bu durumda Libya’daki neredeyse bütün aktörlerin, ülkede yaşanan meşruiyet krizinden çıkış yolu olarak gördükleri seçimler tartışmaya açılırken, operasyonların bir seneye kadar devam etme olasılığı ise güvenlik krizini derinleştiriyor.
Çünkü gerçekleştirilecek olan seçimlerde Haftar’ın hedef tahtasına oturttuğu “Aşırı İslamcı Gruplar” ve “Müslüman Kardeşler” bir önceki seçimlerdeki gibi aynı oranda başarı gösterebilir, hiyerarşik ve organize yapısı nedeniyle parlamentoda elde ettiği sandalye sayısının üzerinde bir siyasi etki elde edebilirler. Bu durumda Haftar ve beraberindeki koalisyonun nasıl bir tavır takınacağını tahmim etmek şimdilik mümkün değildir. Ayrıca Bingazi’de çatışmaların devam etmesi demek Trablus’ta konuşlanmış Misrata ve Zintan’dan gelen milis birliklerin şehirde kalmaya devam etmesi demektir ki; bu Trablus’un da her an bir güvenlik kriziyle yüz yüze gelebilmesi anlamına gelmektedir.
Elbette süreç içerisinde hem Bingazi’de hem de Trablus’ta yaşanan suikast ve çatışmaların halk ve yabancı yatırımcılar üzerindeki etkisi de gözden kaçırılmamalıdır. Libya İstihbarat Başkanı’nın istifa etmesi, Libya Merkez Bankası Başkanı’nın ülkeyi geçici bir süre “tatil iznini kullanarak!!” terk etmesi, devrimci milis birliklerinin en öne çıkan isimlerin evlerine düzenlenen saldırılar, bakanlıklara düzenlenen saldırılar halkı ve ülkedeki yabancı yatırımcıları önemli ölçüde endişelendirmektedir. Öyle ki, Tunus Kızılay’ının Libya’dan 150 bin kişinin ülkeye giriş yapma ihtimaline göre hazırlık yaptığı haberleri basına yansımıştı. Bunun yanında kişisel olarak görüştüğümüz birçok ailenin ülkeyi terk etmeyi planladığına tanık olduğumuzu da eklemek yerinde olacaktır.
Bu durumda ülkenin kaderinde Ahmet Maitik’in görevi bırakması, Abdullah Sini’nin göreve devam etmesi Ali Zeydan’ın itirazının sonuçlanması ve Haftar ve muhalifleri arasında yaşanan çatışmaların sonuçları belirleyici olacaktır. Bu süreçte her ne kadar Maiti’in meşruiyeti sorgulanmış olsa bile önümüzdeki süreçte meşruiyeti kanun değil, gücün belirleyeceğini söylemek zor bir tahmin değildir.