16 Mayıs 2014 günü dünya basında “Libya’da, Emekli Tümgeneral Halife Haftar’ın darbe yaptığı” yönünde çıkan haberler aslında Libya ile yakından ilgilenenler için o kadar da yeni bir haber değildi. Zira 14 Şubat 2014 Cuma günü dünya basınında ‘Libya’da, Tümgeneral Halife Haftar’ın, Milli Genel Kongre’yi (MGK) feshettiği ve Libya Askeri Geçiş Konseyi’ni ilan ettiği’ haberleri yer almıştı.
O tarihte, Haftar’ın, El-Arabiya kanalında yayınlanan deklarasyonunda “müdahalenin, yönetime el koyma girişimi olmadığı, devrim değerlerini korumaya, geçiş sürecini istikrarsızlıktan kurtarmaya yönelik olduğu” ifade edilmekteydi. Dünya basınında Haftar’ın Libya ordusu içerisinde destekçileri olduğu belirtiliyor, muhtemel bir iç savaştan söz ediliyordu.
Haftar’ın açıklamasını müteakip Libya’daki siyasi çevrelerden ‘bu açıklamanın bir askeri darbe girişimi olduğu ve kabul edilmez olduğu’ yönünde açıklamalar geldi. Neredeyse bütün siyasi taraflar Haftar’ın çıkışına karşı birleşmişti. Eş zamanlı olarak, yerel basında ve uluslararası basında Haftar’ın uzun yılar ABD’de kaldığına vurgu yapılarak, bu girişimde CIA’nın rolü olabileceği yönündeki spekülasyonlar yapılmaktaydı.
Haftar’ın yaptığı basın açıklamasından iki gün sonra hakkında tutuklama kararı çıkarıldı, Libya Genel Kurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, müesses nizamı tanıdıkları ve siyasetle ilgilerinin olmadığı belirtildi. Görünüşte, “darbe” bertaraf edilmişti.
Haftar’ın darbe girişimi hakkında, Batılı devletler tarafından ciddi açıklamalar gelmedi. Ya önemsenmiyor ya da başka bir şey bekleniyordu. Çok geçmeden 18 Şubat’ta ülkenin en güçlü milis kentlerinden biri olan Zintan’daki milis gruplardan bazıları ‘Parlamento’nun kendisini beş saat içinde fes etmemesi durumunda, parlamenterlere karşı silahlı müdahalede bulunacağını’ duyurdu. Bunun üzerine başta ABD olmak üzere, uluslararası camiadan Libya parlamentosuna ve Libya hükümetine destek açıklamaları geldi. Anlaşılan uluslararası kamuoyu durumun vahametini hemen kavrayıp harekete geçmişti. Haftar konusunda sessiz kalan dünya kamuoyu Zintan’a karşı ciddi bir çıkış yaptı.
Ülkede üç ay kadar devam eden sakin hava, yerli ve yabancı yatırımcılara ümit vermiş, Pazar hareketlenmeye başlamış, devlet kurumları yarım kalan projeleri hayata geçirmek için harekete geçmişti ki Haftar’dan ikinci bir çıkış geldi. Anlaşılan o ki Halife Haftar, aradan geçen zamanda boş durmamış, ciddi bir koalisyon oluşturmuş, ülkedeki siyasi krizi fırsat bilip harekete geçmişti.
Zira, 11 Mart 2011’de Ali Zeydan, Milli Genel Kongre’nin kendisinden güvenoyunu çekmesi sonucu görevi bırakmak zorunda kalmış, hatta ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Zeydan’ın görevi bırakmasında Müslüman Kardeşlere yakınlığıyla bilinen Adalet ve İnşa Partisi’nin Genel Kongre’de kendisine karşı yürüttüğü muhalefet en önemli etkendi denilebilir. Zeydan hükümetinin yerine, Zeydan’ın kabinesinde Savunma Bakanı olan Abdullah Sini, geçici olarak başbakan tayin edildi ve Genel Kongre’de yeni başbakan arayışlarına gidildi. 5 Mayıs günü tartışmalı bir biçimde Ahmed Maitik, yeni başbakan olarak seçildi ve kendisine hükümeti kurma görevi verildi. Libya kamuoyunda Maitik’in Adalet ve İnşa Partisi’nin desteği ile göreve geldiği dillendiriliyor, seçimin tartışmalı olduğu belirtiliyor, sürecin Adalet ve İnşa partisine ülkeyi teslim edeceği iddia ediliyordu.
Haftar’ın Bingazi Operasyonu
Tam da bu sırada, 16 Mayıs 2014’de, Halife Haftar’a bağlı birlikler ülkenin ikinci büyük kenti Bingazi’de, İslamcı teröristler olarak nitelediği milis gruplara karşı kapsamlı bir operasyon başlattı. Basında, operasyonun hava destekli olduğu yönünde haberler yer almaktaydı. Haftar’a bağlı birlikler, ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alan Ensar el-Şeria adlı milis birliği ve 17 Şubat Tugayları adlı milis birliğinin karargâhlarını hedef almaktaydı. Operasyon, “Libya’nın Şerefi” olarak adlandırılacak daha sonra bu isim Libya kamuoyunda oldukça sempatik bulunacaktı.
Hükümeti kurmakla görevli Ahmed Maitik ise bu girişime direnerek, sunduğu hükümetin güvenoyu alması için çaba sarf ediyor. Pazar günü Genel Kongre tarafından yapılan oylamada, Maitik kabinesi güvenoyu alırsa sorun farklı bir boyut kazanacak.
Haftar’ın bu çıkışına ilk tepki Abdullah Sini’den geldi. Sini, Haftar’ın Genel Kurmay Başkanlığı’nın emir komuta zinciri dışından hareket etiğini, operasyonun illegal olduğunu ve gereğinin yapılacağını açıkladı. İkinci açıklama Libya Müftüsü Sadık el-Gıryani’den geldi. El-Gıryani, Libyalı devrimcilerden devrimlerine sahip çıkmalarını istedi. Operasyon başladıktan bir gün sonra Libya Geçici Başbakanı Abdullah Es-Sini ve Genel Kurmay Başkanı ile ortak basın açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Nuri Ebu Suheymen, “Bu operasyon bir darbe girişimidir ve tamamen illegaldir. Meclis, Hükümet ve Genel Kurmay Başkanlığı hep birlikte bu darbe girişimi karşısında gereğini yapacaktır” dedi.
Halife Haftar, 18 Mayıs’ta ekran karşısına çıkarak yaptığının bir askeri darbe olmadığını, iktidar talebiyle yapılmadığını ve demokratik rejime karşı olmadığını belirtti. Aynı gün, başkent Trablus’ta silahlı gruplar Parlamento binasını bastı. Parlamentoyu, kimin bastığı tam olarak tespit edilemezken, daha önce parlamentodan rahatsızlıklarını dile getiren Zintan’daki milis grupların Halife Haftar ile anlaştığı ve parlamentoyu onların bastığı iddia ediliyordu. Trablus’un çeşitli yerlerinde yaşanan silahlı çatışmalar halkta tedirginliğe neden olurken, hava alanı yolu kapatıldı.
Sini hükümetinin Başbakan Yardımcısı, Adalet Bakanı ve Kültür Bakanı’na suikast düzenlendi. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı kaçırıldı. Bu suikast girişimleri ve kaçırmalar sanki birilerini sindirmek için yapılıyor gibi idi ki, başta Haftar’ın girişimini açıkça reddeden Sini, bir açıklama yaparak, Haftar’ın talepleriyle paralel bir öneri ortaya attı. Buna göre, Genel Kongre gerçekleştirilecek genel seçimlere kadar kendini tatil edecek, yetkileri de kısmen “Anayasa Meclisi’ne” devredecek, yeni seçilecek parlamento, yeni hükümeti tayin edinceye kadar Sini hükümeti görevine devam edecekti. Yani Maitik hükümeti egale edilecek, Genel Kongre siyasi arenadan çekilecekti.
19 Mayıs’ta Libya’nın doğusundaki Tubruk’daki Libya Ordusu birlikleri Halife Haftar’a katıldıklarını açıkladı. Aynı gün “Libya Özel Kuvvetleri” Halife Haftar’a katıldıklarını açıkladı. 20 Mayıs günü eski Başbakan Ali Zeydan, Genel Kongre ve Adalet ve İnşa Partisini ağır bir dille eleştirerek, Haftar’ın çıkışını desteklediğini duyurdu. Libya Hava Kuvvetleri Komutanı, hava kuvvetlerinin Haftar’a katıldığını açıkladı. İç İşleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, bütün imkânlarıyla Haftar’ın yanında oldukları duyuruldu (Daha sonra bu haber açıklama bizzat bakan tarafından yalanlanalacaktır). 21 Mayıs günü liberal cenahın önde gelen isimlerinden Cuma el-Gamati, Haftar’ın çıkışına sempati duyduğunu ifade eden bir açıklama yaptı. Sini hükümetinin Basın Bakanı, el-Arabiya’ya verdiği demeçte, Genel Kongre’nin teröristleri desteklediğini iddia ederek, halkı Haftar’ı desteklemeye çağırdı.
Elbette karşı taraf da boş durmuyordu. Genel Kongre’nin talebiyle Libya Ordusu Orta Bölge Birlikleri Trablus’u korumak üzere Trablus’a geldi. 21 Mayıs’ta “Libya Devrimciler Odası” yaptığı açıklamayla, Haftar’ın çıkışının bir darbe girişimi olduğunu ve devrimin amaçlarıyla uyuşmadığını duyurdu. Başkent Trablus’ta Genel Kurmay Başkanlığı’na yönelik olarak Haftar karşıtları tarafından silahlı saldırılar düzenlendi. BM’den ve BM’nin Trablus’taki temsilciliğinden yapılan açıklamada, demokratik yöntemlerin önemine dikkati çeken yetkililer, şiddeti kınadı. Türkiye Cumhuriyeti Dış İşlerinden yapılan açıklamada, Libya’da sorunların çözümünde diyalog ve demokratik yöntemlerin benimsenmesi gereğine vurgu yapıldı. 22 Mayıs’ta hükümeti kurmakla görevli başbakan Ahmet Maitik, yaptığı açıklamada, siyasetin askerileştirilmesinin zararlarına vurgu yaparak, sorunun ulusal diyalogla çözülmesi gerektiğini belirtti. Devrimci milislerin sorun değil, çözümün bir parçası olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Nuri Ebu Suheymen, Baş Komutan sıfatıyla savunma bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı’na isyancı askerlerin tutuklanması yönünde talimat verdi.
Yani Libya’da orduya bağlı birliklerin bir kısmı ve liberal kanattan öne çıkan bazı isimler Haftar’ın darbesine ‘Şiddet yanlısı İslamcı gruplardan’ ülkeyi kurtaracağı iddiasıyla destek verirken, ‘İslamcı’ olarak nitelenen devrimci gruplar ise Haftar’ı yönetime göz diken bir asker olarak niteleyip, çıkışını bir darbe girişimi olarak görüyorlar. Velhasıl, yukarıda belirttiğimiz üzere taraflar görüş ve düşüncelerini belirterek darbe girişimi karşısında kendi konumlarını kamu oyuna deklare ediyorlar. Kimin süreçten başarılı çıkacağı halen net değil, bunu zaman gösterecek.
Hükümeti kurmakla görevli Ahmed Maitik ise bu girişime direnerek, sunduğu hükümetin güvenoyu alması için çaba sarf ediyor. Pazar günü Genel Kongre tarafından yapılan oylamada, Maitik kabinesi güvenoyu alırsa sorun farklı bir boyut kazanacak.