Nihayet, uzun süredir beklediğimiz haber geldi: Jonathan Conlin, Lizbon’daki Gülbenkyan Vakfı ile yürüttüğü proje sonucunda meşhur petrol kralı Bay Yüzde Beş’in biyografisini, ilk defa doğrudan Gülbenkyan’ın kişisel arşivine dayanarak kaleme aldı. Jonathan Conlin, başta Musul petrolleri olmak üzere bugünkü Irak sınırları içerisinde bulunan Osmanlı vilâyetlerindeki petrol kaynaklarıyla yakından ilgilenen ve bu amaçla imzalanan antlaşmalarda oynadığı rol ile uzun süre kendisinden bahsettiren Kalust S. Gülbenkyan’ın hayatına mercek tutuyor.
Conlin’in kitabı Mr Five Per Cent The many lives of Calouste Gulbenkian, the world’s richest man başlığını taşıyor. Türkçeye de çevrilecek olan bu kitap, yakında Can Yayınları tarafından okuyucu ile buluşturulacak. Böylelikle Ralph Hewins’in 1957’da yazdığı Mr Five Per Cent kitabından yarım asrı aşkın bir zaman sonra aile kayıtları üzerinden okuyucu yeni bir Gülbenkyan hikâyesi ile karşılaşacak.
Bir süre önce başta Osmanlı Arşivi olmak üzere Türkiye’deki çeşitli arşiv ve kütüphanelerde Gülbenkyan’ın izini sürerken, Jonathan Conlin ile yazışmış gerek Gülbenkyan ve gerekse ailesi hakkında uzun uzun fikir alışverişinde bulunmuştum. Ayrıca proje kapsamında Gülbenkyan ile ilgili yayınladığı çeşitli makaleleri okumuştum. Şimdi ise kitabın tamamlandığını; hem İngilizce hem de Türkçe olarak okuyucu ile buluşmayı beklediğini öğrendim. Sevindirici olan bu gelişmeyi, henüz eseri okuma fırsatı bulamadığım için farklı bir noktadan değerlendirmek istiyorum.
Conlin’in kitabı henüz piyasaya çıkmadan, geçtiğimiz günlerde gerek basılı ve gerekse sosyal medyada birçok habere konu oldu. Tabir caiz ise pazara çıkmadan Gülnbenkyan’ın ismi pazarlandı. Ancak kitabı tanıtmaya yönelik bu haberlerde şaşırtıcı derecede hatalı bilgiler yer almaktaydı.
BBC Türkçe “Kalust Sarkis Gülbenkiyan: Yaşadığı dönemin en zengin insanı, ‘Bay yüzde 5’ lakaplı Üsküdarlı Ermeni işadamının hikâyesi” başlığı ile 11 Ocak 2019’ta bir haber neşretti.1 Gülbenkyan’ın Türkçe yazılışındaki sorun bir kenara, haberin sunumunda Kalust Gülbenkyan yerine oğlu Nubar Gülbenkyan’ın fotoğrafı kullanılmıştı. Basit olan ve muhtemelen sehven yapılan bu yanlışların ötesinde daha ciddi hatalar haber metninde yer almaktaydı. BBC Türkçe’nin internet sitesinde bulunan söz konusu haberin bir yerinde şöyle denilmektedir:
1914’e yaklaşırken Gülbenkiyan Jön Türkler’e danışmanlık yaptı. Dönemin maliye bakanı Cavid Bey ile yakından çalışarak Türkiye Merkez Bankası’nın ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) kurulmasında rol oynadı.
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Osmanlı hükümeti bugünün Irak topraklarındaki petrol sahalarında kontrolü yitirmişti ancak TPAO’nun buradaki varlığı sürdü. Gülbenkiyan’ın şirketteki yüzde 5’lik hissesi onu çok zengin bir kişi haline getirdi.
Burada Gülbenkyan’ın 1914’e yaklaşırken, Jön Türklere danışmanlık yaptığı ifadesi, yanlış bir anlaşılmadan ileri gelmektedir. 1909’da gerçekleşen 31 Mart vakasından sonra kurulan Osmanlı hükümet, Gülbenkyan’ı önce Londra daha sonra ise Paris Büyükelçiliklerinde fahri malî müşavir olarak görevlendirmişti. Gülbenkyan, bu unvanı kullanarak İngiltere ve Fransa’daki ekonomik gelişmeleri takip ediyor ve Osmanlı hükümetine çeşitli raporlar gönderiyordu. Bu tür raporlar arasında, Osmanlı petrol kanunu ve uygulamaları hakkında 1911’de yazdığı Fransızca bir layiha da bulunmaktadır.2
Gülbenkyan’ın Londra ve Paris sefaretlerinde fahri müşavirlik olarak icra ettiği bu görevi İttihatçılara özel bir iş birliği yapmak şeklinde düşünmek doğru değildir. Nitekim Gülbenkyan,1948’de yazdığı hatıralarında, II. Abdülhamid’e de Musul petrolleri hakkında bir rapor hazırladığını beyan etmektedir. Ayrıca bu raporu Musul’a gidip araştırma yapmak şeklinde değil, daha önce yapılmış araştırmalara dayanarak yazdığını itiraf etmektedir. Dolayısıyla Osmanlı Londra ve Paris Sefaretlerindeki müşavirlik görevi, uluslararası bir iş adamı olan Gülbenkyan için daha çok kendi çıkarları amacıyla kullandığı bir ünvandan ibarettir.
Bu durum hem Gülbenkyan’ın hatıralarında hem de Osmanlı arşiv kayıtlarında açık bir şekilde görülebilmektedir. Diğer tarafatan ne Türkiye Merkez Bankası (1930) ne de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (1954) Gülbenkyan ile hiçbir şekilde ilgisi yoktur. Burada yanlış yazılan ve aslında kastedilen şey, 1909’da kurulan Türkiye Milli Bankası ile 1912 yılında kurulmuş olan Türk Petrol Şirketi’dir.
Peki bütün bu karmaşa nereden kaynaklanmaktadır?
Gülbenkyan Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar
Aslında bakılırsa Gülbenkyan ile ilgili bu tür hatalı anlatımlar yeni değildir. Konu Kalust Gülbenkyan gibi spekülasyona açık bir şahıs olunca, problemler daha en başında araştırmacıyı bulmaktadır. Hatta Gülbenkyan’ın hayatına yönelik bazı yanlışların doğrudan Gülbenkyan’dan kaynaklandığı da söylenilebilir.
Bu duruma bir örnek olarak Kalust Gülbenkyan’ın doğum tarihini ele alalım: 1933 yılında Gülbenkyan’a verilen İngiliz pasaportunda3 29 Mart 1869 olarak belirtilen bu tarih, 1942 yılında hazırlanan Amerikan vizesinde 12 Mart4; 1952 tarihli Lizbon’da oturma izin kağıdında5 ise 14 Nisan olarak ifade edilmiştir. Ralph Hewins, doğum tarihini 23 Mart olarak göstermiş6 ve bu tarih aynı zamanda vakfın resmi internet sayfasında Gülbenkyan’ın doğum tarihi olarak belirtilmiştir. Osmanlı kayıtları ise sadece Lizbon’daki oturma kağıdında ifade edilen 14 Nisan tarihini doğrulamaktadır.7
Resmi evrakta bile tutarlı olmayan bu tür hatalar, Gülbenkyan’ın doğum yeri için verilen bilgilerde de görülmektedir. Erzurum’da doğduğunu iddia edenden tutun da Ermenistan’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada kendisi için doğum yeri icat edilmiştir. İşin doğrusu Kayseri kökenli bir ailenin çocuğu olarak Üsküdar’da dünyaya gelmiş olmasıdır ki; bu bilgi yine hem Gülbenkyan’ın Vakfı hem de Osmanlı kayıtlarıyla teyit edilebilmektedir.
Birbiriyle çelişen bu tür bilgiler şüphesiz, BBC Türkçe’nin yukarıda bahsedilen yanlışları karşısında oldukça sıradandır. Ancak hataların sadece doğum tarihi ve doğum yeri ile sınırlı olmayacağı açıktır. Benzer hatalara Gülbenkyan’ın ailesi hakkında verilen bilgilerde de rastlanmaktadır. Mesela, tüccar ve banker olarak bilinen Kalust’un babası Sarkis Efendi, kimine göre padişahın kişisel hazinesi olan Hazine-i Hassa adına Arap vilâyetlerinde vergi toplamış8, kimine göre ise Karadeniz kıyılarındaki bir şehirde valilik yapmıştır.9 Tabii ki bu bilgilerin hiç biri doğru değildir.
Diğer taraftan Gülbenkyan ismi Türkiye’de her gündeme geldiğinde en çok konuşulan konuların başında, Gülbenkyan’ın Türkiye’de bir müze kurmak istediği ancak bunun dönemin mevzuatına uygun olmaması gerekçesiyle reddedildiği meselesidir. Birçok spekülasyona konu olan bu tartışma benzer şekilde Ermenistan’da da yapılmaktadır.
Ancak şimdiye kadar Gülbenkyan’ın ömrü boyunca topladığı milyonluk parçalardan oluşan koleksiyonunu ne Türkiye’de ne de başka bir yerde, müze kurarak sergilemek istediğine dair elimizde somut bir bilgi bulunmamaktadır. Ayrıca bugünkü Gülbenkyan ailesi bu tür iddiaları doğrulamamaktadır. Bilindiği kadarıyla ölümüne kadar Paris’te kalan bu eserler vasiyeti üzerine 1960 yılında Portekiz’e getirilmiştir.1969 yılında müze binası tamamlanıncaya kadar Gülbenkyan Koleksiyonu Pombal Oeiras Sarayı’nda muhafaza edilmiştir.
Kalust Gülbenkyan’ın hayatı hakkında yukarıda belirtilen türden yanlış bilgilere dikkat çeken ilk isimlerden birisi, duayen gazetecilerden merhum Ref’i Cevad Ulunay’dı. Uzun süre Milliyet gazetesinde “Takvimden Bir Yaprak” başlığı altında yazılar kaleme alan Ulunay, Gülbenkyan’ın ölümü üzerine yazdığı bir köşe yazısında şu ifadeleri kullanmaktadır:
Ecnebi ajansları, dünyanın ileri gelen zenginlerinden ve beynelmilel iş adamlarından Kalust Gülbenkyan’ın Lizbon’da vefat eylediğini telgrafla bildirdiler. Ajansların verdiği malûmatın büyük kısmı yanlıştır. Gülbenkyan hakkında gazetelerde görülen tafsilât da yakıştırma malûmattan ibârettir. Halbuki Türkiyeli zenginin hayatı hakkında en doğru malûmat bizim gazetelerde çıkmalıydı.10
Ulunay’ın yakındığı bu durum maalesef değişmiştir. Gülbenkyan hakkında yayınlanan bir kitap sebebiyle bugünlerde, her ne kadar İngiltere menşeli olsa da Türkçe olarak ajanslara düşen haberlerin hâlâ yanlış bilgiler içerdiği görülmektedir.
Esrarengiz Milyoner
Gülbenkyan, son derece önemli dönüm noktalarını teşkil eden bir dönemde yani Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında, petrol alanlarını paylaşmak için imzalanan antlaşmalarda önemli roller oynamıştı. 1912 yılında kurulan Türk Petrol Şirketi’nde kendisine %15 hisse verilmiş ve bu miktar 1914’teki Foreign Office Antlaşmasıyla %5’e düşürülmüştü.
İşte Kalust Gülbenkyan’ın lakabı olarak kullanılan “Bay Yüzde Beş” ifadesi, bugünkü Irak sınırları içerisinde bulunan Osmanlı vilâyetlerindeki kendisine düşen petrol hissesine atıfta bulunmak için yakıştırılmıştır.
1920’li yıllarda bu hissesini koruyabilmek için büyük bir çaba sarf eden Gülbenkyan, hayatı boyunca Irak petrollerinden bu hisseyi almayı başarmıştır. Daha açık bir ifadeyle söyleyecek olursak, Osmanlı sonrası Türkiye’nin bir kaybı olan Musul’un ve orada bulunan petrolün, kazananları arasında Gülbenkyan ismi da bulunmaktadır.
Gülbenkyan’ın hayatı hakkında ortadaki bütün karmaşanın nedeni belki de bu durumdur. Ancak unutmamak gerekir ki bu karmaşada Gülbenkyan’ın kişisel hayatı da etkilidir. Ölümüne yakın bir dostuna şöyle dediği rivayet edilmektedir: “Bu hayatta iki idealim vardı: Biri dünya çapında bir zengin olmak, diğeri hayatımın sır olarak kalması. Çok şükür iki idealim de hakikat oldu.”11
Aradan bunca zaman geçmesine ve hakkında onlarca araştırma yapılmasına rağmen, Gülbenkyan üzerindeki sır perdesi tam manasıyla kalkmış değildir. Hatta denilebilir ki Ralph Hewins’in Gülbenkyan için kullandığı “Esrarengiz Milyoner” ifadesi hâlâ geçerliliğini korumaktadır.
Umarım Jonathan Conlin’in kitabı, doğrudan Gülbenkyan arşivine dayanması hasebiyle bu sır perdesinin kalkmasına veya en azından aralanmasına katkıda bulunur.