Son yüzyıl içinde Afrika’da sömürgeciliğe karşı mukavemet gösteren ve bağımsızlık mücadelesi veren pek çok vizyon sahibi liderler gelmiştir. Ancak bu liderler çoğu kere hedeflerine ulaşmadan tasfiye edilmişlerdir. Bunlardan biri de XX. yüzyılın sonlarında Afrika siyasi tarihine damga vuran Pan-afrikanist Thomas Sankara’dır. 1983-1987 arasında Burkina Faso’da gerçekleştirdiği devrimle unutulmayacak şekilde hafızalara kazınmıştır. Sankara, bir devrim olarak adlandırılan cumhurbaşkanlığı dönemindeki konuşmalarından örnek eylemlerine ideolojisinden reformlarına ve inkılaplarına kadar bütün yaptıklarıyla sadece Burkina Faso halkı değil aynı zamanda anılan dönem ve bugün de tüm Afrikalıları ve birçok azgelişmiş ülkelerin halklarının esin kaynağı olmuştur. Devrimi yarım kalmakla birlikte her sene ölümünün yıldönümünde Dünya’nın dört bir yanında anılması; kendisi ve fikirleri hakkında hazırlanan birçok eser, dört yıllık devrinin ne kadar etkili oluğunu göstermektedir.
Thomas Sankara’nın Hayatı
Thomas Isodore Nöel Sankara, 21 Aralık 1949 yılında Burkina Faso (anılan dönemde Fransız sömürgesi Haute Volta) Yako şehrinde dünyaya gelmiştir. Silmimossi kabilesinden gelen Sankara, Gaoua’da ilk okul öğrenciliği sırasında erken yaşta sömürgeciliğin adaletsizliğinin farkına varır. Okulun en sevimli çocuklarından biri olması dolayısıyla rahipler ve babası onun ruhban okuluna girmesini beklerken tıp doktoru olmayı tercih eden Sankara, eğitimini devam ettirmeye karar verir ve Bobo Dioulasso şehrindeki Ouezzin Coulibaly lisesine yazılır. Ancak liseyi tamamlamadan Ouagadougou’da beklenmedik bir sınavı kazanıp askeri okula gider. Ardından Madagaskar’da Antsirabé Askeri Akademisi’nde subay eğitimini alır. Sankara bu eğitimi sırasında Madagaskar’da yaşanan devrimde sosyo-ekonomik işlerde askerlerin üslendiği önemli rollere şahit olur ve bundan çok etkilenir.
Thomas Sankara memleketine döndüğünde yurtdışında eğitilmiş ancak sömürgecilik döneminden kalma miras ordusunda boğulan yeni nesil subayları organize etmeye başlar. 1976 yılında Fas’ta yaptığı staj sırasında hem silah ve yol arkadaşı hem de öldürülmesine de sebep olacak Blaise Compaoré ile dostluk kurar. Aynı yıl Genelkurmaydan Komando Antrenman Ulusal Merkezi’ni kurma yetkisini almıştır. Sankara Eylül 1981 yılında Albay Saye Zerbo hükümetinde 6 ay kadar sürecek Bilgi Müsteşarlığı görevine zorla atanmıştır. Fakat beklendiği gibi 21 Nisan 1982 yılında istifa ederek televizyon ve radyoda canlı yayında “Milleti susturanlara lanet olsun” şeklinde açıklama yapmıştır.
7 Kasım 1982 tarihinde yapılan askeri darbe üzerine askeri tıp doktoru Jean-Baptiste Ouédraogo’nun iktidara gelmesinde büyük olasılıkla Sankara’nın da parmağı olduğu düşünülüyordu ancak onun kendi zamanı henüz gelmemişti. Ordu içerisindeki kavgalar neticesinde Ocak 1983 yılında başbakanlık makamına getirilen Thomas Sankara o görevi sırasında birçok dönemin üçüncü dünya ülkeleri liderleriyle görüşme fırsatı bulur. Bunun yanı sıra Libya lideri Khaddafi’yi başkent Ouagadougou’ya davet etmesi yabancı güçlerin dikkatlerini ve kızgınlıklarını çeker. Sankara yaptığı mitinglerdeki emperyalizm ve sömürgecilik karşıtı konuşmaları dolayısıyla daha da ün kazanır. Ne var ki aynı yılın Mayıs ayının 17’sinde Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand’ın müşaviri Guy Penne’nin Ouagadougou’ya beklendiği bir sırada görevden alınıp tutuklanmıştır.
Sankara’nın tutuklanmasının ardından kurulan iktidarı tanımadığını açıklayan yoldaşı Blaise Compaoré, Sankara’nın kurduğu Komando Antrenman Ulusal Merkezine giderek kontrol altına almıştır. Aynı zamanda Sankara’nın popülaritesinden dolayı onun salıverilmesi için partiler inisiyatifiyle öğrenciler tarafından birçok gösteriler düzenlenmiştir. Gösteriler devam ederken Sankara ordudaki silah arkadaşlarıyla ve yasadışı çetelerle birlikte hapishanede darbe hazırlıkları yapıyordu. Bırakılması üzerine hemen 04 Ağustos 1983 tarihinde Blaise Compaoré önderliğinde Komando Antrenman Ulusal Merkezindeki subaylar mevcut yönetime karşı darbe planını harekete geçirmiştir. Halkın da desteğiyle iktidarı ele geçiren Thomas Sankara cumhurbaşkanlığına getirilmiştir.
Devrimi
Thomas Sankara iktidara gelmeyi sabırla bekleyerek hedefinden sapmadan iyice hazırlandığı anlaşılmaktadır. Ciddi ekonomik sıkınlar içinde devraldığı Haute Volta’nın adını iktidarı ele geçirdikten bir sene sonra değiştirerek Burkina Faso (yerel dilde Burkina Faso, Dürüst İnsanların Memleketi demektir) adıyla anılmaya başlanmıştır. Çok okuduğu ve Marksizdem etkilendiği söylenen, Sankara yol arkadaşlarıyla beraber ülkede bir devrim başlatmıştır. Yönetim ve bürokraside değişimler, milli servetin daha adil dağılımı, yolsuzluğa karşı ciddi mücadele, kadınların özgürlüğü; gençlik, esnaf ve köylü sınıflarına önemli destek, orduda reformlar ve daha birçok alanda radikal değişiklikler getirilmeye çalışılmıştır. Sankara’ya göre devrim, milletin yaşam şartlarının iyileşmesine çalışmaktır.
Ekonomik alanında kurulan Ulusal Devrim Divanı (Conseil National de la Révolution) bir Toplumsal Kalkınma Planı ortaya koymuştur. Tüm bölgeler kendi hedeflerini belirler ve o hedeflere ulaşmak için kendi imkanlarını bulmaya çalışır. Yatırım yararına israftan kaçınılarak birçok alanda harcamalar kısıtlanmıştır. Sankara’nın felsefesi devlet dış yardımlara bağlı kalmadan kendi kalkınmasını teşvik etmelidir. Ona göre “Bizi engelleyen, zihnimize muhtaç ve zavallı refleksleri yerleştirip körükleyen bu gıda yardımları kendi üretimimizle bertaraf etmeliyiz! Daha çok üretmeyi başarmak lazım, daha çok, çünkü size yemek verenlerin size kendi iradelerini de kabul ettirmeleri normaldir”. Bu politikanın uygulanmasında halkın Burkina Faso’da üretilenleri tüketmesi ciddi bir şekilde teşvik edilmiştir. Sankara, başlattığı bu reformlar kısa sürede toplum içerisinde bir özgüvenin artmasını sağlamıştır. Kendisi şöyle söyler: “Sanırım en önemlisi milletin kendine güvenmesini, sonuçta kendi kalkınması ve mutluluğu kendi oturup yazması gerektiğini, istediğini söyleyebileceğini ve aynı zamanda bu mutluluğun bedelini ne olduğunu anlamasını sağlamamız oldu.”
Siyaset alanında ve ülkenin dış politikasında Sankara, Haute Volta ismini değiştirmekle birlikte hem ülkeye hem de halka yeni ve laik bir imaj kazandırmıştır. İç siyasette kendi tanımı olsa bile demokrasiyi çok önemseyen bir devrimciydi. Ona göre; “Halkın gücü ve potansiyelleri demokrasinin ta kendisidir. Oy pusulası ve seçimler kurumlarının var olması demokrasinin da var olduğu anlamına gelmez.” Halkına duyarlı, yakın ve samimi olan Sankara’nın politikasında halkın ve özellikle kadınların ve köylülerin devlet işleriyle yakından ilgilenip karışmaları önemli yer tutmuştur. Dış politikada ise devrimci Sankara, var olan kapitalist, sömürücü ve emperyalist düzene karşı çıkarak, ülkesi başta olmak üzere Afrika ve dönemin üçüncü dünya ülkelerinin siyasi ve ekonomik bağımsızlığını açıkça savunduğu gerek Afrika Birliği gibi bölgesel örgütlerde gerekse Birleşmiş Milletlerdeki konuşmalarından anlaşılmaktadır.
Afrika’nın IMF gibi uluslararası finansörlere borçlanmasına da karşı çıkan Sankara, Afrika Birliği’ndeki meşhur konuşmasında bütün Afrika ülkeleri başkanlarına borçlanmamayı ve mevcut borçları da ödememeleri çağrısı yapmıştı. Ona göre borçların kaynağı teknik katillerin cazip tekliflerinde bulunmaktadır. Tabii ki Sankara’nın açıkça böyle bir tutum sergilemesi ve bunun sayesinde Afrika genelinde ün kazanması hem çevre ülkelerden hem de kıta dışındaki büyük güçlerden kendisine düşmanlar yaratmıştır.
Aydınlanamayan Trajik Ölümü
Thomas Sankara’nın devriminin dördüncü senesinde hem ülke içinde hem de ülke dışında muhalefetle karşı karşıya kalmıştır. Ulusal Devrim Divanı içerisinde yaşanan fikir ayrılıkları, devletin ikinci numarası Blaise Compaoré önderliğinde gittikçe artmaktaydı. Sankara’nın makam, mülke ilgisizliği, dürüstlüğü, vatanseverliği ve örnek iradesi komşu Frakofon ülkelerinin başkanlarını da iyice rahatsız etmekteydi. Bunun yanında yeni sömürgecilik ve emperyalizme karşı tutumları ve soğuk savaş devrinde komünizme olan meyilleri Fransa başta olmak üzere batı bloğunu da endişelendiriyordu. Böyle bir havada yakınları hep kendisine bir komplo hazırlandığını hatırlattığı halde şüpheli sağ kolu Blaise Compaoré’nin tutuklanıp etkisiz hale getirilmesine izin vermemiştir. 15 Ekim 1987 tarihinde Thomas Sankara bir toplantı sırasındayken binayı basan Blaise Compaoré önderliğindeki subaylar tarafından öldürülmüştür. Burkina Faso devrimci liderinin tasfiyesi sadece fikir ayrımı sonucunda bir askeri darbe mi yoksa büyük bir uluslararası komplo mu sorusu hep hafızalarda kalmıştır.
Otuz sene sonra yapılan soruşturmalar neticesinde suikast tam açıklığa kavuşturulmamakla birlikte dönemin Sankara’nın sağ kolu, silah arkadaşı ve ölümü üzerine yerini alan Blaise Compaoré, dönemin Libya lideri Khaddafi, komşu ülkelerden Fildişi Sahili cumhurbaşkanı Felix Houphouët Boigny, Liberia cumhurbaşkanı olacak Charles Taylor, Fransa ve Amerikan istihbaratlarının doğrudan veya dolaylı olarak olaya karıştığı söylenmektedir. Sankara’nın tasfiyesinin sebebi bir yandan onun başlattığı devrimin ve ideolojisinin, diğer Afrika ülkelerine yayılıp bulaşmaması öte yandan Charles Taylor’un Libera’da bir savaş başlatmasına destek vermek istememesi olarak ileri sürülmektedir. Ki darbeden iki sene sonra, yukarıda zikredilen şüphelilerin desteği ile bu savaş gerçekleşmiştir. Gerçek anlamda dava aydınlanmadan, takipsizlik kararıyla askıya alınmış ise de önemine binaen Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Kasım 2017’de Burkina Faso’ya yaptığı ziyaret sırasında tüm Fransız arşiv kapılarını açacağını ve soruşturmaların yeniden başlatılacağını vaat etmiştir.
Kalan İzleri
Thomas Sankara’nın ölümünden 30 sene sonra Dünya’nın birçok yerinde ve özellikle Afrika’da fikirlerini benimseyenlere rastlamak mümkündür. Devrimi yarı yolda kalmasıyla birlikte Burkina Faso halkına birlik ve beraberlik, yerli ve milliyetçi duygusu ve devlet işleriyle ilgilenme alışkanlığı gibi izler bırakmayı başarmıştır. Afrikalı liderlere ve gençlere de etkisi olan Sankara tıpkı Güney Afrikalı Nelson Mandela, Kongolu Patrice Lumumba, Ganalı Kwame Nkrumah, Bisao Gineli Amilcar Cabral gibi onların bir modeli olarak kalmıştır. Ancak kendisi ve fikirleri çok benimsense de uygulamaya koyulmamaktadır.
Bir Burkina Fasolu araştırmacı, ekonomist Ra-Sablga Seydou Ouedraogo’nun söylediği gibi her yerde Sankara ama Sankara hiçbir yerde. Kulaklarda hep Sankara’nın sözleri yankılanır, hep devrimci şarkı ve sloganlar dillendirilir ancak gerçeğe ve pratiğe yansıtan Sankara’nın hiçbir prensibi yok, savunduğu değerler ne davranışlarda ne de siyasette görülür. Oysa Sankara’nın amacı Burkina Fasolular ve genel olarak Afrikalıların uyanmaları, bilinçlenmeleri ve geleceklerine bizzat yön verebileceklerini anlamalarını sağlamaktı. Sankara’nın devrimi tam manasıyla sonuç vermemesine rağmen Afrikalılar için hala esinlenecek bir örnek teşkil etmektedir.
Son olarak Thomas Sankara, başarısı ve bugün gördüğü ün ve sevgi onun dürüstlüğü, iş sevgisi ve ciddiyeti, halka yakınlığı ve her şeyde örnek teşkil etmesinden gelmiştir. Ayrıca konuşmalarındaki anti-emperyalist ve yeni sömürgeciliğe karşı tavırları onu ön plana çıkarmıştır. Tabii bu katı ve keskin tutumları devrimin yarım kalmasına hatta hayatına mal olmuştur. Thomas Sankara’nın çok aceleci davranıp iktidarını koruyamadığı ve devrimi tamamlayamadığı söylenebilir. Halbuki Soğuk Savaş ve diktatör rejimlerin var olduğu bir dönemde Afrika’nın seyrini değiştirecek bir lider idi. Bu umut yeşermeden, Afrika açısından doğuracağı müspet sonuçlar fark edilip, yok edilmiştir.