7 Ekim 2023 tarihinde Gazze merkezli olarak başlayan katliamların birinci yıldönümü çerçevesinde 8 Ekim 2024 tarihinde “Uluslararası Sistemin Eylemsizlik Krizi” başlığı ile bir çalıştay düzenlenmiştir. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) ev sahipliğinde Ortadoğu ve Afrika Araştırma ve Uygulama Merkezi (ORDAM) ve Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği (ORDAF) tarafından düzenlenen çalıştaya farklı üniversitelerden 28 akademisyen katılmıştır.
Çalıştayda, uluslararası hukuk sistemi içindeki çelişkiler ve Gazze’deki katliamlar bağlamında bu sistemin yetersizlikleri üzerine yoğunlaşılmış ve özellikle Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ndeki veto hakkı, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) çifte standartlı uygulamaları ve İsrail-Filistin çatışmasındaki iki devletli çözümün imkansızlığı gibi konular ele alınmıştır.
Çalıştayda, İsrail’in Siyonist ideolojisi ve bu ideolojinin bölgedeki istikrarsızlığa etkileri üzerinde durulurken, Filistinlilerin uluslararası hukuk çerçevesinde haklarının korunması için yapılabilecek hukuki mücadele, bu mücadelede uluslararası ve bölgesel güçlerin rolleri ve çıkar çatışmaları analiz edilmiştir.
Uluslararası eylemsizliğin yol açtığı yıkım bir kez daha hatırlatılarak, bu eylemsizliğin giderilmesi konusunda alternatif senaryo ve öneriler tartışılmıştır.
Çalıştayda ele alınan konular, uluslararası hukuk sisteminin mevcut durumunun ciddi sorunlar taşıdığını ve bu durumun dünya barışı ve güvenliği için büyük bir tehdit oluşturduğunu göstermektedir. Bu sorunların çözümü için uluslararası toplumun ortak bir çaba göstermesi gerekmektedir.
Ana Bulgular
- BM Sisteminin Yetersizliği: BM Güvenlik Konseyi’ndeki daimî üyelerin veto hakkı, uluslararası barışı sağlama amacıyla kurulan bu kurumun etkinliğini ciddi şekilde sınırlamaktadır. Özellikle İsrail’e yönelik kararların alınmasında bu veto hakkı sıklıkla kullanılmakta ve uluslararası adaletin sağlanmasına engel olmaktadır.
- ABD ve Batı’nın tek taraflı politikaları: Uluslararası sistemi domine eden ABD ve Batı’nın yaklaşımları mevcut sistemi tıkamaktadır. Pek çok devlet ABD ve Batı’nın bu yaklaşımlarından olumsuz etkilenmekte ve rahatsızlık duymaktadır. Mevcut sistemdeki tıkanmışlığı aşmak için köklü bir reforma ya da alternatif bir sisteme duyulan ihtiyaç artmaktadır.
- UCM’nin Çifte Standardı: UCM’nin, özellikle Afrika ülkelerindeki liderlere yönelik tutumu ile İsrail’e yönelik tutumu arasındaki çifte standart, mahkemenin tarafsızlığını ve etkinliğini sorgulanır hale getirmiştir.
- İİT’nin Eylemsizliği: İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) kuruluş amacına uygun olarak Filistin davasına yeterli desteği veremediği, özellikle Gazze’deki katliamlara karşı yeterince güçlü bir duruş sergileyemediği vurgulanmıştır.
- İki Devletli Çözümün İmkansızlığı: İsrail-Filistin çatışmasında iki devletli çözümün, Yahudi yerleşim birimleri, Kudüs’ün statüsü ve Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkı gibi temel sorunlar nedeniyle mümkün görünmemektedir.
- Uluslararası Hukukun Güçsüzlüğü: Uluslararası hukuk, güçlü devletlerin çıkarlarına hizmet eden bir araç olarak kullanılmakta ve zayıfların hakları yeterince korunmamaktadır.
Sonuçlar
- Uluslararası hukuk sisteminin köklü bir reforma ihtiyacı bulunmaktadır.
- Mevcut uluslararası sistem güvenlik ve meşruiyet yönünden çöküşe doğru gitmektedir. Bunun önemli sebeplerinden biri olan BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto hakkının kaldırılması veya sınırlandırılması gerekmektedir.
- Mevcut uluslararası sistemden rahatsız olan devletlerin birlikte hareket etmesi gerekmektedir. Bazı devletlerin güvenlik kaygıları ve tehdit algıları nedeniyle İsrail’e karşı attıkları adımlar ve ABD’ye karşı tutumları henüz uluslararası sistemi harekete geçirememiştir.
- UCM’nin daha bağımsız ve tarafsız bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir.
- İİT’nin Yeniden Yapılanması ve daha etkin bir yapıya kavuşması için reformlara ihtiyaç bulunmaktadır.
- İsrail-Filistin çatışmasına kalıcı bir çözüm bulunması için yeni ve yaratıcı yaklaşımlar geliştirilmesi kaçınılmazdır. Bu çerçevede, Filistin’in güçlendirilmesi, uluslararası alanda daha güçlü bir konuma gelmesi için siyasi ve askeri olarak desteklenmesi büyük önem taşımaktadır.
- Uluslararası toplumun, Gazze’deki katliamlar gibi insanlık suçlarına karşı daha etkin bir şekilde mücadele etmesi gerekmektedir.
Öneriler
- Türkiye başta olmak üzere farklı ülkelerde, uluslararası hukuk alanında çalışan akademisyenler, hukukçular ve sivil toplum kuruluşları iş birliği yaparak uluslararası hukuk sisteminin reformu için ortak bir çaba göstermelidir.
- Türkiye gibi bölgesel bir güç olan ülkelerin, uluslararası arenada daha aktif bir rol oynayarak adaletli bir dünya düzeni için çaba göstermesi, bunun için benzer düşüncedeki ülkelerle alternatif bir inisiyatif başlatması önemli bir çözüm adımı olacaktır.
- Uluslararası Bir Kongre Düzenlenerek İsrail’in işgal politikalarının maliyetleri ve uluslararası hukuk ihlalleri üzerine kapsamlı bir akademik duruş sergilenmelidir.
- Gazze’deki insanlık dramına dikkat çekmek ve uluslararası toplumun duyarlılığını artırmak için, akademisyenler, siyasiler ve sivil toplum kuruluşları daha etkin çalışmalar yürütmelidir.
- Türkiye başta olmak üzere dünyada belli bir güç kapasitesine sahip ülkelerin yeni bir güç merkezi oluşturma çabaları güçlendirilmelidir. Mevcut sistemde reform arandığı kadar yeni ittifak ve örgütlerin oluşturulması için de çalışılmalıdır.
Katılımcılar
Prof. Dr. Zekeriya Kurşun
Prof. Dr. Naim Demirel
Prof. Dr. Mehmet Özkan
Prof. Dr. Hasip Saygılı
Prof. Dr. Ahmet Yıldız
Doç. Dr. Ahmet Hüsrev Çelik
Doç. Dr. Faik Tanrıkulu
Doç. Dr. Ahmet Okumuş
Doç. Dr. İsmail Yaylacı
Doç. Dr. Abdürrahim Sıradağ
Dr. Ahmet Emin Dağ
Dr. Mustafa Öztop
Dr. Cafer Talha Şeker
Dr. Ali İhsan Kahraman
Dr. Ali Murat Kurşun
Dr. Esra Çavuşoğlu
Dr. Ahmet Yusuf Özdemir
Dr. Mehmet Rakipoğlu
Dr. Hasan Fidan
Dr. Tuba Yıldız
Ö. Gr. Ülkü Zeynep AKPINAR
Gökhan Batu
Haydar Oruç