Corona, Soğuk Savaş döneminde tespit edilen bir virüs çeşidiydi. Solunum yoluyla bulaşarak ölüme yol açtığı anlaşılmıştı. Ancak virüsün öldürücü şekilde yayılması Soğuk Savaş’tan sonra, 21.yüzyılda başladı. 2003’te SARS ismiyle Çin’den Asya’ya yayılarak yüzlerce insanı öldürdükten sonra kontrol altına alındı. Ancak ilginç bir şekilde ‘Arap Baharı’ başladıktan sonra bu kez MERS ismiyle Arabistan’da ortaya çıkarak onlarca insanı öldürdü. Sonuncu büyük dalga ise 2019 sonlarında Çin’den dünyaya yayılmaya başladı. Bu seferki dalga daha büyük tahribata yol açmaktadır. Bir yandan insanlarda panik havası oluşturup diğer yandan dev bir küresel operasyona yol açmaktadır. Yeni virüs insanları eve kilitleyerek sosyo-ekonomik hayatı yavaşlatmakta ve küresel piyasaları derinden sarsmaktadır. Küresel medyanın oluşturduğu algıya bakılırsa, “11 Eylül sonrası” kalıbı gibi yakın gelecekte bu global kriz aşıldığında belki de post-corona dönemi başlayacaktır.

IATA (International Air Transport Association) tahminlerine göre 2020’de Asya’da uçan havayolu şirketleri toplamda 30 milyar dolarlık zarara uğrayacaklar ve Asya dışındakilere 1,5 milyar dolar kaybedecekler.1 Ekonomistlerin tahminine göre Çin’deki salgın Mayıs ayına kadar böyle devam ederse çok sayıda insan işten çıkarılacak ve maaş kesintileri ortaya çıkacak. Büyük şirketler orta vadeli zorluklarla mücadele etme gücüne sahip olsa da küçük şirketler birkaç ay içinde havlu atacaklar. Çin merkezli bu küresel deprem altı ay daha devam ederse dünya piyasalarında zarar 1 trilyon dolardan fazla olacak.2

Oxford Economics’in Şubat-Mart tahminlerine göre, coronavirus depremi Çin ekonomisinde daralmaya yol açacak. Ülkenin 2019’da yüzde 6 üzerinde olan ekonomik büyüme oranı 2020’de 5.4 civarında seyredecek. Çin’deki üretimin yavaşlaması sonucu küresel piyasalar da yavaşlayacak. Küresel ekonomideki büyüme 2009’dan beri ilk kez radikal bir düşüş gösterecek.3

İngiliz İstihbaratı’na göre Çin, küresel düzende oyun değiştirecek adımlar atmış ve yeni bir dönem başlatmak üzere harekete geçmiştir.4 CNN Business’in Londra merkezli analizlerine göre, 2003’teki SARS krizi esnasında Çin’in küresel GSYİH rakamlarındaki yeri % 4 idi. Günümüzde ise küresel üretimin % 16’sı Çin’de gerçekleşiyor. Ancak 2020’de Çin’de imalat yapan otomobil şirketleri Volkswagen, Toyota, Daimler, General Motors, Renault, Honda ve Hyundai bir süreliğine fabrikalarını kapatma kararı aldılar.5 Peki, corona salgını Çin’i frenleyecek ve ABD’yi sarsacak küresel bir operasyon olabilir mi?

Geleceği Tasvir Eden Bir Roman: “Wuhan-400” Virüsü

Amerikalı bilim-kurgu yazarı Dean Koontz, 1981’de yayınlanan ‘The Eyes of Darkness’ (Karanlığın Gözleri) romanında adeta bugünkü coronavirus’ü tanıtmıştı. O günkü baskıyı müstear ismi Leigh Nichols ile yapmıştı. Romanın bir sayfasında Sovyet Rusların Moskova yakınlarındaki Gorki’de biyolojik bir silah geliştirdiği ve ismini “Gorki-400” verdikleri geçiyordu. Ancak Soğuk Savaş’tan sonra yazar asıl ismi, Dean Koontz, ile 21.yüzyılda yaptığı yeni baskılarda bu kez okuyucularını Ruslara değil Çinlilere şüpheyle bakmaya yönlendirdi. Nitekim aynı romanda “Ruslar” yerine “Çinli” ve “Gorki-400” yerine “Wuhan-400” yazmaktadır. Kitabın Soğuk Savaş sonrasındaki baskılarında aynı dialoglar değiştirilmiş ve şöyle yapılmıştır:

“Bunu anlamak için…” dedi Dombey, “…yirmi ay önceye bakmak gerekir. O günlerde, Li Chen isminde Çinli bir bilim adamı ABD’ye iltica etmişti. Elindeki disket kaydında Çin’in on yılda ürettiği en ciddi ve tehlikeli yeni biyolojik silah vardı. Bu maddeye, Wuhan şehri yakınındaki gen klonlama laboratuvarında üretildiği için ‘Wuhan-400’ dediler. Bu laboratuvarda üretilen insan yapımı dört yüzüncü mikroorganizma türüydü.”

“Wuhan-400, muhteşem bir silahtır. Sadece insana zarar verir. Diğer canlılara bulaşmaz. Wuhan-400 de frengi hastalığı gibi canlı insan bedeninin dışına çıktığında bir dakikadan uzun süre yaşayamaz. Yani şarbon ve öldürücü diğer mikroplar gibi diğer nesnelere ve yerlere bulaşmaz. Wuhan-400’ü taşıyan bir beden öldüğünde bu mikrop da o bedenle birlikte ölür. Ölen cesedin ısısı 30 derecenin altına düştüğünde Wuhan-400 ortadan kaybolur. Bütün bunların avantajını görüyor musun?”

“Anladığıma göre, Çin bir şehri veya ülkeyi ortadan kaldırmak istediğinde Wuhan-400’ü kullanabilir ve sonrasında ele geçirdiği yerleri dezenfekte için ayrıca mücadele vermek zorunda kalmaz.”

Dünya çapındaki büyük gelişmeleri yakından takip eden bir roman yazarı adeta yeni Soğuk Savaş’ın ABD ile Çin arasında yaşanacağını öngörmüş ve nokta atışlar yapmaya başlamıştı. 2019’un sonlarında Çin’de yayılmaya başlayan ve 2020 başlarında dünyayı tehdit eden Wuhan çıkışlı salgın, ismi geçen romanı yeniden gündeme oturttu. Romanın ilgili sayfaları dünya genelinde virüsten daha hızlı bir şekilde yayıldı. İlginçtir ki, Trump Hükümeti ABD’nin Çin’e karşı başlattığı ticaret savaşını yönetmeye çalışırken ekonomik rekabeti derinden sarsacak biyolojik bir mesele ortaya çıkmıştı. Bu yeni meselede Çin’i suçlayan Beyaz Saray’a karşı Çin Hükümeti Amerikan saldırıları karşısında muhatabını Soğuk Savaş mantığından kurtulmaya davet etti. Tam da böyle bir zamanda Wuhan çıkışlı virüs ABD ile Çin arasında yeni bir propaganda savaşını da başlatmış oldu.

Gerçeklerini Örtme Çabaları: Çin ve İran’dan ABD’ye Cevaplar

Corona salgını kıtalararasında yayılırken ABD Hükümeti zaten hedefinde olan Çin ve İran hükümetleri aleyhinde açıklamalar yaptı. Her iki ülke de ABD’ye cevap verirken ayrıca İngiliz basını da ABD’nin bazı gerçekleri sakladığına dikkat çekti.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin ve İran gibi ülkelerin “corona salgınına karşı almaları gereken tedbiri almadıklarını ve mağdurların sayısına dair gerçek rakamları saklayıp basın hürriyetine izin vermediklerini” iddia ettiğinde bu suçlamaya Çin’in tepkisi alt seviyeden verilen bir cevap oldu. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian, 26 Şubat günü hükümeti adına açıklama yaparak karşı tarafa şu cevabı iletti:

“Mr. Pompeo’yu kazananı olmayan Soğuk Savaş mantığından kurtulmaya ve Çin karşıtı ideolojik tavırlardan uzaklaşmaya davet ediyoruz. Bu tavırlardan uzaklaşıp statüsüne uygun davranmalı, Çin ile ABD arasındaki karşılıklı güven ve işbirliğine zarar vermeyi terk etmelidir.”6

İran ise Pompeo’nun suçlamalarına üst düzeyden bir cevap verdi. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, “Onlar da coronavirus salgını ile muhatap durumdalar. Gripten 16 bin insan kaybettiler ama bundan hiç bahsetmiyorlar” diyerek ABD’de yaşanan ve gizlenen gerçekler olduğunu dile getirdiği gibi İran’da coronavirus test kitleri geliştirmeye başladıklarını ve kısa süre sonra bunları kullanacakları gibi başka ülkelere de satacaklarını açıkladı.7

BBC, dünyada her gün binlerce kişinin virüse yakalandığını ve “gerçek tablonun görünenden on kat daha fazla” olabileceğine atıf yaparak Çin’den yayılan virüsün onlarca ülkeye bulaştıktan sonra ABD’ye yayılmasının da an meselesi olduğuna dikkat çekti. Başkan Trump’ın salgına karşı tedbirli olduklarını açıklayıp ABD’de ortamın “kontrol altında” olduğunu söylemesine karşılık bazı resmi yetkililer virüsün Amerika’yı da vuracağını öngörüyorlar ve ülkede günlük hayatın fazlasıyla etkileneceğini tahmin ediyorlar.

ABD’de salgına karşı tedbir için kongreden milyarlarca dolarlık bir bütçe talep eden sağlık çevreleri aynı zamanda yeni bir kriz ekonomisine kapı aralıyorlar. Ancak ülkede sağlık hizmetlerinin pahalı olması ve hastalananların izin alıp işyerinden uzaklaşmasını zorlaştıran iş kuralları yüzünden çoğu insanın hastayken de topluma çıkacağı ve mevcut şartlar altında salgınla mücadelenin kolay olmayacağı tahmin edilmektedir.8

Eğer ABD halkı Çinliler gibi sokakları boşaltırsa dünyanın en büyük ekonomisinin büyük darbe yiyeceği konuşulmaktadır. Nitekim 27 Şubat günü coronavirus spekülasyonları sonucu ABD borsasında güne düşüşle başlanması ve Goldman Sachs’tan yapılan bir açıklama bu öngörüyü teyit etmektedir. Tahminlere göre, virüsün yayılması 2020’de Amerikan şirketlerin gelirlerindeki büyümeyi düşürecek ve ülkede ekonomik sarsıntıya yol açacaktır. Bu açıklamalarla eş zamanlı olarak New York Borsası’nda American Airlines ve United Airlines gibi ABD’nin büyük hava şirketlerinin hisseleri 27 Şubat günü düşüş gösterdi.9 Apple ve Intel gibi dev şirketlerin hisseleri düşerken altın fiyatı yükselmeye başladı.10

Küreselleşmenin Sonu Mu? Yoksa Yeni Bir Başlangıç Mı?

Bilindiği üzere küresel ekonomik hareketliliğin sürdürülmesi kitle iletişim ve ulaşım hareketliliğine bağlıdır. İnsan, mal ve hizmet hareketliliğini sağlayan irtibat kanallarının durması veya tıkanması küresel ekonomiyi yavaşlatacak veya durduracaktır.

İstatistiklere göre 2019’da küresel seyahatte yolcu sayısı % 4’ten fazla artış göstererek 1,5 milyar civarında gerçekleşmişti.11 Çin’e bağlı özerk Hong Kong ve Macau şehirleri ilk üçte yer alırlarken ABD’nin finans merkezi New York ilk ondan düşmüş ve ilk defa Delhi ilk onda listeye girmişti. 2020’nin ilk iki ayındaki gelişmeler ise küresel seyahat rakamlarını hızla düşürecek gibi görünmektedir. Haberlere göre, Asya’da insan hareketliliği büyük ölçüde yavaşlamaktadır.12 Asya’da yüzbinlerce uçuş iptal edilmiştir ve muhtemelen aşağıdaki tablo 2020’de değişecektir.

2019 senesi Dış Hatlar Varış kapısında en çok yolcu alan ilk on şehir:

Sıralama Şehir Yolcu Sayısı (milyon)
1 Hong Kong (Çin) 26.7
2 Bangkok 25.8
3 Macau (Çin) 20.6
4 Singapur 19.8
5 Londra 19.6
6 Paris 19.1
7 Dubai 16.3
8 Delhi 15.2
9 İstanbul 14.7
10 Kuala Lumpur 14.1

Kaynak: Euromonitor International, Bloomberg.

Dünyanın en kalabalık ülkesi ve aynı zamanda dev ekonomisi Çin’de birkaç hafta içinde büyük şehirlerin caddelerini boşaltan, Çin takvimiyle kutlanan yeni yıl gecesinde yüz milyonlarca insanı eve hapseden salgın, Çin’i şimdilik sosyo-ekonomik olarak vurmuş görünmektedir. Çin, dünyada bütün ülkelerin peş peşe yaptıkları açıklamalarla seyahat kanallarını kapatmaları sonucu adeta büyük bir karantina ülkesine dönüşmüştür.

Çin resmi haber ajansı Xinhua’ya göre, hükümet piyasadaki insan ve mal hareketliliğini sürdürmek için başkent Pekin başta olmak üzere halka nasıl dışarı çıkacağını öğretmeye başladı. Süpermarketlerde kasaların önüne çizilen birer metre aralıklı çizgiler, sırada bekleyenlerin araya mesafe koyması için yeni kurallardan biri olduğu gibi sağlık otoriteleri tarafından vatandaşların maskesiz dışarı çıkmamaları tavsiye ediliyor.13

“Çin, yeni koronavirüs felaketi (COVID-19) salgına karşı bir savaş yürütüyor” diye yazan Xinhua’nın haberine göre, 77 bin küsür kişiye bulaşan salgın Çin Komünist Partisi liderliğindeki hükümet tarafından kontrol altına alınmakta ve hastaların çoğu iyileştiği gibi vaka sayısı her geçen gün azalmaktadır.14

Ancak salgının zararı sadece Çin’e değil Avrupa’ya da yayılmış görülüyor. Avrupa’da AB üyesi ülkeler arasındaki vizesiz geçişler adeta coronavirus vakaları sonrasında farklı bir aşamaya sürüklendi. AB’nin sınırları ortadan kaldırıp insan ve mal hareketliliğini hızlandıran yapısının salgın yüzünden bozulabileceğine dair düşünceler dile getirilmeye başlandı.15 Kıtada en fazla İtalya’nın sarsılması, bu ülkeden komşu ülkelere giden tren ve diğer vasıtaların sınırlarda durdurulup ateş ölçümü kontrolüne tabi tutulmasına yol açtı.

ABD ekonomisinin ülkeye giriş yapan salgın yüzünden 2020’yi kayıplarla geçireceğine dair tahminlerin finans çevrelerinde dile getirilmesi ve rakip Çin’deki kriz küresel piyasasının mola dönemine girip girmeyeceğini akla getirmektedir.

Son on yılda sınır ötesi küresel sermaye akışlarında önemli bir düşüş görülmesine rağmen bazı analistler küreselleşmenin aslında yavaşlamadığını, bilakis Batı liderliğindeki yayılmaya karşı Çin’in öncülük ettiği yeni bir globalleşmenin yaşandığını ileri sürmekteydiler. Nitekim Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana Bilderberg toplantılarında da ABD’nin küresel liderlik pozisyonu tartışılmaktadır. Bu tartışma gizli toplantılardan akademik araştırmalara kadar geniş bir alanda yapılmaktadır.

Amerikalı akademisyen ve diplomat Henry Kissenger, yıllar önce öne sürdüğü analizlerinde ABD’nin büyük bir güç olarak yola devam edeceğini ancak tek başına küresel güç olarak kalamayacağını ifade etmekteydi. Nitekim Başkan Trump da ABD ordusunun dünya jandarmalığına tek başına devam etmeyeceğini, müttefiklerle bu mesuliyeti paylaşacaklarını dile getirmektedir. Dolayısıyla ABD, İngiltere’den devraldığı küresel liderlik pozisyonunda nispeten geri çekilmeye adım atmış gözükmektedir. Bunun en bariz tarafı Ortadoğu’da göze çarpmaktadır ve Türkiye’yi de etkilemektedir. Bu yüzdendir ki TRT World Forum’un 2019’daki gündemi “Globalization in Retreat: Risks and Opportunities” olmuştur. Burada herkesi ilgilendiren mesele iki soruyu önümüze getirmektedir: Küreselleşme sona mı eriyor? Yoksa ABD’nin tek başına yürüttüğü küresel liderliği mi sona eriyor?

Çin Devlet Başkanı ve Komünist Partisi Başkanı Xi Jinping, salgınla mücadele pozu veriyor. (Fotoğraf: Xinhuanet.com)

Küresel & Finansal Operasyon

ABD ile Çin arasında ticaret savaşları yaşanırken ortaya çıkan corona salgını, her iki ülkenin 2020’de ekonomik bir krizle mücadele edeceklerini ve daha farklı bir risk yönetim stratejisiyle meşgul olacaklarını göstermektedir. Küresel piyasalarda durgunluk oluşurken Washington ile Pekin arasında Soğuk Savaş politikalarına daha fazla başvurulacağı görülmektedir. Avrupa’da vizesiz seyahatler devam etse de İtalya’dan Avusturya’ya geçen yolcuların sınırda kontrol edilmesi görüntüleri Soğuk Savaş dönemindeki eski uygulamaları hatırlatmaktadır.

İngiliz İstihbarat Başkanı Alex Younger’ın Aralık 2018’de yaptığı bir konuşmada Rusya’yı hedef aldığı gibi Çin’in büyümesinden duyulan endişeye şu sözlerle atıf yapması dikkat çekicidir:

“Güç, para ve siyaset doğuya kayıyor. Gittikçe daha karmaşık hale geliyor.”

Younger’a göre bu karmaşıklıklardan biri de Çin’in yeni teknolojik gelişmelerde düzen değiştirecek kadar ileri gitmiş olmasıydı.16

İtalya’da ekonomiyi sarsan virüs salgını Avrupa’nın moda başkentlerinden Milano’da sokakların boşalması ve Venedik gibi dünyanın en fazla ziyaret edilen turistlik şehirlerinde piyasanın duraklamasına yol açarak Avrupa’nın sosyo-ekonomik yapısını sarsmaya başlamıştır. Kuzey İtalya’da yer alan bu iki şehir de corona virüsünden etkilendiği için bölgedeki ekonomik ve sosyal organizasyonlar iptal etmiştir. Finansal gelişmelerin salgın hastalıklardan etkilenmesiyle küresel ve bölgesel siyasette radikal değişimlerin yaşanma ihtimali, artan belirsizlikler ve muhtemel fırsatlar büyük ülkeleri böylesine sarsacağı gibi jeopolitik konumu stratejik olan Ortadoğu ülkelerini de yaralayabilir.

İlginçtir ki dünya salgınla mücadele ederken Batı ile Doğu arasındaki bütün iyi ve kötü gelişmelerden doğrudan etkilenen Türkiye için bazı fırsatlar da doğmaktadır. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings’in Direktörü Douglas Winslow, Türkiye’de büyüme oranının 2020’de yüzde 3,9’a yükselmesini beklediklerini ifade etmiştir.17 Türkiye, bölgesindeki jeopolitik riskler ve küresel sarsıntılardan fazla yara almazsa büyümeyi sürdürecektir.

Küresel ekonomide ve büyük üniversitelerin enstitülerinde doların gelecekteki pozisyonu ve yeni para sistemleri tartışılırken corona salgını daha fazla yayılıp bildiğimiz küreselleşmeyi sona erdirerek henüz bilmediğimiz yeni bir küreselleşmeye mi yol açacaktır? Yahut içe kapanmalara sebep olarak eskisi gibi güçlü sınırların ortaya çıkacağı yeni dünya düzeninin tetikleyici silahı mı olacaktır? Belki de milyarlarca dolarlık sarsıntıya yol açtıktan sonra aylar içinde kontrol altına alınarak daha öncekiler gibi geçici bir musibet olarak hatırlanacaktır.

Sonuç nasıl olursa olsun, günümüzde küresel çapta dev bir finansal operasyon gerçekleşmektedir. Şimdilik bütün devletler; can, mal ve piyasa güvenliği için mücadele vermektedir. Ancak ileriyi görebilen milletler; para birimlerini, mali yapılarını ve sosyo-ekonomik kalıplarını post-corona dönemi için hazırlayabilirler. Küresel medya, bu algıyı işlemektedir.