Küresel bir rekabet haline gelen askeri üsler, dünya politikasında nüfuzunu artırmak isteyen ülkelerin öncelikli planları arasında yer almaktadır. Bu alanda ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Almanya, Fransa ve Japonya önde gelen devletler olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye ise “küresel güç” olma iddiasına uygun olarak askeri alanda da yatırım yapmaktadır. Türkiye hali hazırda farklı bölge ve ülkelerde askeri varlığa sahiptir. Bu ülkelerin bir kısmında askeri üs, bir kısmında ise asker bulundurmaktadır. Son yıllarda askeri üslere ağırlık veren Türkiye, 2017 yılında en büyük askeri üssünü Somali’de inşa etmiştir. Türkiye; yıllardır iç savaş, yoksulluk ve terörle mücadele ile baş eden Somali’ye 2011 yılından bu yana devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte eğitimden sağlığa alt yapı hizmetlerinden birçok alana kadar çeşitli faaliyetlerde bulunmaktadır. Bu yazıda Somali’nin güvenlik sorunu ve Türkiye’nin Somali’de açtığı üssün öneminden bahsedilecektir.

1991 yılında Sosyalist Somali hükümetinin çökmesiyle beraber, Somali de başlayan iç savaşlar Somali milli ordusunun parçalanmasına ve dağılmasına neden oldu. Artık ülkede başlayan kabile savaşlarında ülkedeki birçok ordunun yer alması, farklı kabilelerin çıkarları için birbirleriyle savaşmalarına yol açtı. Somali Milli Ordusu, yerini kabile savaşları altında toplanan ve onların çıkarları için çalışan paralı askerlere bıraktı. Neredeyse 20 yılı aşkın sürmüş bu iç savaş ortamı ABD’yi ve uluslararası toplumların, Afrika kıtasında o güne kadar karşılaştıkları en kanlı iç savaşı olmuştur. Somali’nin yaşadığı bu problemlerin temeli ise sömürgecilik dönemi ve soğuk savaş sonrasında birçok Afrika ülkesinde de olduğu gibi sömürgeciliğin çizdiği yapay sınırlar, Avrupalıların bu ülkede uygulamaya koyduğu yönetim pratikleri ve soğuk savaş döneminde Somali’nin doğrudan doğruya bu savaşın bir taraf haline getirilmesi vardı. Bütün bu sebeplerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan istikrarsızlık ortamı ülkede çok güçlü olan kabilecilik anlayışı ile birleşince Somali’yi bir anda yıllarca sürecek olan kaos ve kanlı kıyımlara sürükledi. Somali’de yaşanan bu iç savaş ağır iklim koşulları ile birleşince insani bir trajedi ortaya çıktı.

Çatışma ortamına aynı dönemdeki kuraklık da eklenince Somali’de tarihin en ciddi kıtlıklarından biri yaşandı ve ülke bir felaketin eşiğine geldi. Kıtlık ve çeşitli hastalıklar nedeniyle yüz binlerce kişi yaşamını yitirmiştir. Bu yıllarda açlık ve hastalıklardan ölen Somalililerin sayısının 450 binden fazla olduğu tahmin edilmektedir. Somali’deki durum uluslararası camianın da gündemine girmiştir. BM Güvenlik Konseyi’nde alınan çeşitli kararlarla ülkede çatışmaların önlenmesi amacıyla silah ambargosu uygulandı ve insani yardım çağrıları yapıldı. İç savaş ve kıtlığın vurduğu Somali’ye insani yardımların ulaştırılması ve barışın korunması amacıyla BM gücü kapsamında asker gönderilmeye hedeflenmiştir. BM Güvenlik Konseyi’nde 3 Aralık 1992’de alınan kararla Somali’de barışın sağlanması için ABD öncülüğünde bir koalisyon oluşturuldu.

Birleşik Görev Gücü (UNITAF), kargaşa durumunu engelleyerek insani yardım çabalarının BM’ye devrine kadar ülkede güvenliği sağlamayı amaçlamıştır. BM kapsamında ABD’den sonra bölgenin istikrara kavuşması için ve devam eden iç savaşın durdurulmasına Türkiye’de 1993 yılında Somali’ye asker gönderdi. Somali, 1950’deki Kore Savaşı’ndan sonra Türk askerinin görev yaptığı ikinci ülke oldu. Türkiye, bu dönemde BM gücü kapsamında Somali’de aktif görev üstlendi. Ancak BM gücüne öncülük eden Amerikan askerlerine yönelik ülkede tepki büyüdü. BM gücü ile silahlı gruplar arasında çıkan çatışmalarda 150’den fazla BM askeri ve çalışanı öldürüldü. Operasyonlardaki kayıplar ve başarısızlık üzerine başta ABD olmak üzere BM gücündeki ülkeler 3 Mart 1995’te Somali’den ayrılmıştı. Artık Somali’deki durumlar daha da kötüleşti ve Somali başarısız devletler kategorisine girmiştir. Somali 2009 yılına kadar dünyanın en zayıf ve başarısız ülke kategorisinde yer aldı. Afrika boynuzunda meşgul eden ve çatışmaların en fazla yaşandığı bir ülke haline gelmiştir.

Afrika Boynuzu’ndaki En Büyük Üs

Somali, sahip olduğu zengin kaynaklara ve stratejik konumundan faydalanamamıştır aksine zor durumda bırakılmasına veya kalmasına neden olmuştur. Yıllardır yoksulluk, terör ve iç savaş yaşayan Somali, 2009 yılında uluslararası arabuluculuğuyla birlikte merkezi bir hükümet kurulmuştur. Türkiye 27 yıl önce BM kapsamında asker gönderdiği Somali’ye 2011 yılında Somali’de meydana gelen kuraklık krizinin önlenmesinde büyük rol üstlendi. Türkiye Somali’de kuraklık sorununu uluslararası kamuoyuna taşıdı. Türkiye-Somali ilişkisi bu vesileyle tekrar canlandı. Türkiye 2011 yılından bu yana eğitimden sağlığa, altı yapı hizmetlerinden daha birçok alana kadar Somali’de çeşitli faaliyetlerde bulunmaktadır. Ülkenin konumu ve stratejik önemine rağmen yaşadığı güvenlik sorunlarını fark eden Türkiye, yurtdışında en büyük askeri üssünü 2017 yılında Somali’de inşa etmiştir. Somali Türkiye haricinde BAE ve Suudi Arabistan’ın da ilgi merkezi olmuştur. BAE hali hazırda Somali’nin farklı bölgelerinde üsleri mevcuttur. Ancak Türkiye’nin inşa ettiği bu üs Afrika boynuzundaki en büyük üs olma özeliği taşımaktadır. Başkentin ve Hint Okyanus’un riyallerinde yer alan bu üste ilk etapta yaklaşık 10 bin Somali askerine eğitim verilmiştir. Bu sayı Somali milli ordusunun dörtte birine denk gelmektedir.

Daha önce Somali’de askeri üs kuran devletler kendi istedikleri askerlere eğitim verirken Türkiye Somali hükümetinin belirlediği askerlere eğitim vermektedir. Aynı zamanda bu askerlerin eğitim süreçleri hem Somali’de hem de Türkiye’de devam etmektedir. Bugüne kadar yaklaşık binlerce subay ve astsubayı mezun ettiren TürkSom eski Somali milli ordusunun kimliğine kavuşmasını sağlamıştır.  Bu üsten eğitim alan Somali mili ordusu daha önce farklı devletlerden gerek Somali’nin içinde gerek Somali’nin dışından eğitim alan Somali milli ordusundan farklı bir atmosfer oluşturmuşlardır. Somali milli ordusu 1991 yılından sonra ilk kez böyle düzenli askeri eğitim almıştır. Güvenlik açığının sebep olduğu aşırı silahlanma; yoksulluk, işsizlik ve genç nüfusa yönelik risk faktörleri, deniz haydutluğu, silah kaçakçılığı gibi hukuk dışı faaliyetlerin çokça meydana geldiği Somali için milli ordusunun bu üste yetiştirilmesi çok büyük bir önem arz etmektedir. Yaklaşık üç yıldır faaliyet gösteren bu üs Somali halkının gönlünü kazanmıştır. Genelde Somali’de farklı ülkelerden eğitim alan askerler sürekli ya o ülkenin ya da kabile başlarının çıkarları altında çalıştıkları için halkın gözünde olumsuzdur pek sevilmez. Ancak Türkiye’den eğitim alan bu askerler daha bütüncül ve Somali’nin istikrarı için çalıştıkları gözlenmiştir.

Bugüne kadar devletin kapsamında farklı bölgelerdeki operasyonlara katılan bu askerler operasyon sürecinde sergiledikleri yaklaşım ve başarı ülkenin en büyük gündemi olmuştur. Askerler halk dilinde  ‘çıta askerler’ olarak adlandırılmıştır. Çıta hızlı, yetenekli ve kendi özgü özelliklere sahip bir hayvan olduğu için bu üstten eğitim alan askerler halk arasında ve medyada  ‘çıta askerleri’ olarak anılmaktadır. Günümüzde Somali’de devletin güvenliği büyük oranda Afrika Birliği kapsamında AMISOM askerleri tarafından sağlanmaktadır. Ancak AMISOM askerlerinin önümüzdeki yıllarda Somali’den çekilmesi planlanmaktadır. Bu çekilmenin gerçekleşmesi için Somali millî ordusunun güçlü bir şekilde tesis edilmesi gerekliliği beklenmektedir. Bunun için Türkiye’nin Somali’de açtığı bu askeri üs Somali Milli ordusunun yetiştirilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Somali Afrika boynuzunda aktif en büyük terör örgütü el-Şebab örgütünün merkezi olmuştur. El kaideyle ilişkisi olan bu El-şabab terör örgütü ülkede sürekli sıcak çatışma ve bombalı saldırıların meydana gelmesine sebep olmaktadır. Ancak bu üssün kurulmasından bu yana eskiden düzenli olarak meydana gelen bu saldırıların artık eskisi kadar meydana gelmediği ve bu terörün eski gücünün kalmadığı gözlenmiştir. TürkSom üssün güvenlik kapsamındaki faaliyetleri sadece Somali’nin içinde kalmayıp Afrika boynuzu bölgesinin tamamını kapsamaktadır.

Nitekim 2018 yılında Kenya’da kaçırılarak Somali’ye götürülen 25 yaşındaki İtalyan vatandaşı Silvia Constanzo Romano kurtarılması için bölgedeki Milli İstihbarat Teşkilatı önemli rol oynamıştır. Afrika Boynuzu olarak bilenen bu bölge son dönemde farklı ülkelerin dış politika faaliyetlerine ilgi göstermelerine sahne oldu. Somali Doğu Afrika ve Ortadoğu’da nüfuz elde etme hedeflerine uygun bir konumdadır. Elbette Türkiye’nin de Somali tercihinde bu ülkenin jeostratejik avantajlarından yararlanma motivasyonu yer tutuyor. Ancak Türkiye’nin izlediği politikalar, bölgede bulunan diğer yabancı güçlerin politikalarından ayırt etmek gerekir. Öncelikle Türkiye, aktif politika yürüttüğü Somali’de ülkenin iç işlerine müdahale etmemektedir. Ayrıca üstenci tavırdan uzak durarak “ikili ilişkilerde eşitlik” çerçevesinde samimi bir siyaset izlemektedir. 2014 yılında Somali hükümeti, BAE’nin Somali’nin içişlerine müdahale ettiği gerekçesiyle BAE’nin ülkedeki askeri üslerini kapatarak iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerini sonlandırdı.

2011 yılında canlanan Somali-Türkiye ilişkisi insani yardım, eğitim, sağlık, yatırım ve askeri eğitim etrafında şekillendi. Türkiye Somali sahnesinde yeni ve güçlü bir aktör olarak nitelenmektedir. Türkiye’nin 2017 yılında Somali’de açtığı bu üs gerek Somali’nin içinde gerekse Afrika boynuzu bölgesinde bugüne kadar yürüttüğü faaliyetler de kısmen başarılı olmuştur. Ancak bu faaliyetlerin sürdürülebilirlik bir rolü olduğu sonucuna varmak için henüz çok erkendir.