Irak Ordusu’nun 16 Ekim itibarıyla başlattığı operasyonlara Peşmerge’nin direnmemesi neticesinde Kerkük büyük oranda Bağdat yönetiminin kontrolüne geçti. Bağdat, Kerkük’teki gerilimde önemli rol oynayan Necmeddin Kerim’in yerine Arap asıllı Rakan Said Ali Cuburi’yi atadı. Kerkük Emniyet Müdürlüğü, Bağdat’a bağlılık vurgusu yaparak görevinin başında olduğunu açıkladı. Uzun süredir IKBY yönetiminden rahatsız olan Araplar ve Türkmenler Irak Ordusu’nun girişini memnuniyetle karşıladı, yani Bağdat Kerkük’te yönetimi tekrar ele aldı. Yaşanan gelişmelerin daha iyi anlaşılması için altı çizilmesi gereken husus; Kerkük Irak Anayasasına göre “tartışmalı bölge” statüsünde iken, Erbil, 2003 sonrasında ortaya çıkan konjonktürel fırsatlardan yararlanarak kenti de facto olarak yönetmeye başladığıdır. Bir başka ifadeyle IKBY yönetiminin Kerkük’teki varlığının şu ana kadar “tartışmalı” olduğudur. Bu gerçeğe rağmen, referanduma giden süreçte Barzani’nin Kerkük’ün “Kürt şehri” olduğu yönündeki vurgusu ve Necmeddin Kerim’in desteğiyle Kerkük’te referandum gerçekleştirmesi IKBY’nin Kerkük başta olmak üzere tartışmalı bölgeleri de içeren “bağımsız bir Kürt devleti” kurma isteğini açıkça ortaya koymuştur.

Irak Kürtleri, aslında, Irak coğrafyası üzerinde kendi nüfuzlarının çok üzerinde bir hâkimiyet arayışında olduklarını çok defa göstermiş, 2006’da IKBY için hazırladıkları anayasada coğrafi hakimiyet hedeflerini açıkça ortaya koymuşlardır. Bu nedenle bu günlerde Kerkük’te Ninova bölgesinin kuzeyinde yaşananlar bir yönüyle Erbil-Bağdat hattında 2005’ten bu yana “tartışmalı bölgelere” ilişkin devam eden güç mücadelesinin geldiği son noktadır.  IKBY’nin pozisyonuna göre ve fiili olarak tartışmalı bölge statüsünde (Irak idari tanımlamalarına göre) 13 kent ve 3 kasaba bulunmaktadır. Bu bölgelerin bazılarını IKBY yönetimi 2006 yılında hazırladığı bölgesel anayasada ifade etmiştir. IKBY yönetimi idari olarak kendi bölgesi dışına kalan ve idari olarak Bağdat’a bağlı olan bazı kent ve kasabaları kendi toprağı olarak görmektedir. 2006 anayasasının sekizinci maddesine göre IKBY kendi sınırlarını şu şekilde tarif etmektedir; mevcut idari yapısıyla Duhok bölgesi, Erbil, Kerkük, Süleymaniye bölgeleri, Neynova bölgesi içindeki Akra, Şeyhan Sincar, Telafer, Telkeyf, Karkuş, Zummar ve etrafı, Başika, Eskikelek kasabaları, Diyala’nın Hanekin ve Mendeli kasabaları, Vasıt bölgesinin Bedre kasabası ve Cesan beldesi Kürdistan sınırları içindedir.

Duhok, Erbil ve Süleymaniye’de Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgeler olması hasebiyle, tartışmaya konu bölgeleri Duhok’un güneyinde itibaren değerlendirdiğimizde; Telafer’a bağlı Zummar kasabasının IKBY kontrolünde olduğu görülmektedir. DAEŞ sonrasında Zummar’ın kontrolünü ele geçiren IKBY yönetimi, Zummar’ın idari olarak bağlı olduğu Telafer’in kontrolüne ele alma niyetinde olduğunu 2006’da ortaya koysa da ketin neredeyse Türkmen olduğu dikkate alındığında demografik olarak kontrol etmesi mümkün olmamıştır. Bunun yanında Duhok’tan Musul’a doğru inen hat da Telkeyf’e kadar Peşmerge kontrolündedir. Telkef’ten Musul gölünü çevreleyerek Zummar’a doğru uzanan Peşemerge kontrolündeki hat üzerinde DAEŞ ile mücadelenin neden olduğu yıkım, yıkılmış ve boşaltılmış köylerle net bir şekilde görülmektedir.  IKBY, Telafer’den doğuya Suriye sınırına doğru uzanan coğrafyada yer alan Sincar’ın da kontrolünü ele geçirememiştir, Yaklaşık rakamlarla ifade etmek gerekirse yüzde 40’ı Arap, yüzde 20’si Kürt, yüzde kırkı Ezidi olan Sincar’da PKK, Peşmerge ve Haşd-i Şabi kontrol alanları bulunurken Irak Ordusu’nun Kerkük operasyonlarıyla paralel olarak Sincar’da yaşanan hareketlenme çerçevesinde Haşd-i Şabi güçlerinin Sincar’ın kontrolünü ele geçirdiği kaydedilmiştir.

Musul’un kuzey hattında doğuya doğru devam edildiğinde, Musul’un 40 km kadar kuzeydoğusunda yer alan Şeyhan kasabasında büyük orada Ezidi nüfus yaşamaktadır ve Peşmerge kontrolündedir. Kerkük için, tartışmalı bölgeler içinde en göze çarpan ve Türk kamuoyunda tartışılan kent denilebilir. IKBY yönetimi Kerkük’te özellikle DAEŞ terör örgütün çekilmesinden sonra kontrolünü artırmıştı, ancak kentteki Türkmen nüfus ve Araplar Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’de müşahhaslarsan IKBY yönetiminden oldukça rahatsızdı. Bu nedenle kentteki Kürtler ve Türkmenler 25 Eylül’de gerçekleştirilen referandumu protesto ederek katılmamayı tercih etmişti. IKBY’nin kontrol etmek istediği bölgeler içinde en fazla petrol ve gaz yataklarına sahip olan ve Bağdar-Erbil hattındaki krizin odağı olan Kerkük 16 Ekim itibarıyla Bağdat-Erbil hattındaki krizin dışa vurduğu fay hattı olmuştur.

Tartışmalı bölgelere ilişkin Anayasadaki belirsizlikler gücün belirleyici olduğu bir coğrafi hâkimiyet mücadelesine netice vermiş, yani tartışmalı bölgeleri de tartışmalı hale getirmiştir. IKBY yönetimi 2003 ABD işgalinde sonra, Irak’taki merkezi güvenlik birimlerinin zaafa uğramasının sunduğu imkânları kullanarak,  kontrol altında tuttuğu toprakları genişletme eğilimi göstermiş, ifade edildiği üzere 1991’de Irak Ordusu’nun çekilmesinden sonra oluşturulan yeşil bölgenin çok ötesinde bir nüfuz alanı kazanmıştır. Zira büyük bir zaaf yaşayan Irak Merkezi Hükümeti birçok yerde güvenliği sağlayamadığı için, IKBY yönetimine bu bölgelerin güvenliğini sağlaması için yetki vermişti. 2003 sonrası oluşan siyasi, askeri ve idari konjonktürde belirtilen bölgelerin askeri olarak kontrolü ele geçiren IKBY yönetimi, süreç içeresinde bu bölgelerin idari yapısı üzerinde hakimiyet kurmayı başarmıştır. Özellikle tartışmaya konu bölgelerde çoğunluğu oluşturan Arap nüfusun 2005 yılında gerçekleştirilen genel ve yerel seçimleri protesto etmesi nedeniyle yerel yönetimlerde yer almaması ve bu bölgelerdeki Kürt partilerin seçimlere güçlü katılım göstermesi neticesinde, askeri olarak buraları kontrol eden Erbil, idari olarak da kontrolünü perçinlemiştir. Buralarda belediye meclis üyeleri ve başkanları, kaymakamların çoğunluğu Erbil’in kontrolüne geçmiştir. 2005 yılından bu yana yerel seçimlerin yapılmadığı düşünüldüğünde IKBY yönetimin varlığını nasıl perçinlediği açık şekilde anlaşılmaktadır. Yani Erbil, tedricen tartışmalı bölgelerdeki bütün siyasi, idari ve askeri kurumların yönetimi ele geçirmeyi başarmıştır.

Kontrol ettiği bölgelerde askeri (Peşmerge) ve polis (Asayiş) güçlerini konuşlandıran IKBY, belirtilen bölgelerde gücünü tahkim etme yoluna gitmiştir. Musul’un kuzey bölgelerinde KDP Peşmergeleri kontrolü ele geçirirken, Kerkük, Selhattin ve Diyala bölgelerinin bazı kısımlarında KYB Peşmergeleri kontrolü ele geçirmiştir. Başlangıçta IKBY yönetimi güvenlik hususunda Irak Merkezi Hükümeti’yle birlikte hareket ederken, süreç içinde belirleyiciliğini artırmıştır. Özellikle DAEŞ terör örgütünün 2014 yılında tartışmalı bölgeleri de içeren Sünnilerin çoğunlukta olduğu bölgelerde ortaya çıkması, bu bölgelere ilişkin yeni bir sürece girilmesini netice vermiştir. 2014 yılı Haziran ayında Irak güvenlik güçleri Kerkük’te dâhil silah bırakarak mevzilerini terk ettiğinde, IKBY’ye daha önce kontrol edemediği bazı tartışmalı bölgelerin de kontrolünü ele geçirme imkânı elde etmiştir.

IKBY Başkanı Mesut Barzani, 2005’ten bu yana Erbil-Bağdat hattında tartışmalı bölgelere ilişkin yaşanan güç mücadelesini, 25 Eylül’de gerçekleştirdiği referandumla kendi lehine sonuçlandırmak isterken mevcut kazanımlarını da kaybetmeye başlamıştır. Irak Ordusu’nun Kerkük operasyonuyla yeni bir sürece giren Bağdat-Erbil arasında yaşanan kriz, eş zamanlı olarak Sincar’da yaşanan hareketlilikle bütün tartışmalı bölgeleri kapsayacak operasyonlara tanık olacağımızın işaretini vermiştir. DAEŞ’e karşı mücadelede başarı elde eden, Kerkük’ün kontrolünü bir günde ele geçirmeyi başaran, bölgesel ve uluslararası aktörlerin desteğini arkasına almayı başaran Bağdat yönetiminin kısa ve orta vadede tartışmalı bölgelerin yönetimini ele almak için operasyonlarını sürdüreceği ön görülebilir. IKBY içinde KDP ve KYB arasındaki bölünmüşlük, IKBY’nin askeri gücünün bu iki aktör arasında bölündüğü düşünüldüğünde, IKBY yönetimin Bağdat’a karşılık vermesini güçleştirmektedir.