Zvi Bar’el

Tercüme: Ercan Karakoç

İsrailli üst düzey yetkililerle de görüşen Suudi veliaht prensi Bin Selman, bazı haberlere göre Rusya, Esad, İran ve IŞİD meselelerinde ABD’yle mutabık.

Yeni veliaht prens Muhammed b. Selman’ın Suudi Arabistan’ın varisi olarak atanması sadece bir zamanlama meselesiydi. Ağustos’ta 32. yaş gününü kutlayacak olan “Delikanlı”, vakıa ülkeyi fiili olarak yönetiyor, dış politika girişimlerini o seslendiriyordu. Çoğu kimse, çok uzak olmayan bir gelecekte, hasta olan Kral Selman’ın çekileceğini ve kraliyet asasını oğluna vereceğini beklemekte.

Bin Selman, iki buçuk yıl önceki Selman’ın taç giyme töreninden bu yana, hem babası adına gerçekleştirdiği dış münasebetler, hem de –savunma bakanı olarak– planladığı ve icra ettiği Yemen’deki savaş aracılığıyla (hususiyle başarılı olmamasına rağmen) taht için yetiştirilmekteydi.

Yeni veliaht prensin gelişinden önce kuzeni Muhammed bin Nayif, Washington’la, özellikle CIA ile olan münasebetlerden sorumluydu. Kısaca Nayif, kenara itildi ve Amerikalılar kasabadaki güçlü adamın tam manasıyla kim olduğunu anladılar.

Bin Selman yalnızca Krallık ve Washington arasında değil, aynı zamanda Rusya ile de temastaydı: Yeni varis, Suriye ve İran konularındaki politikayı koordine etmek için Başkan Vladimir Putin ile birkaç kez bir araya gelmişti.

Şimdiye kadar Muhammed b. Selman, sadece İran’a karşı mücadele için değil, İran muarızı kararlı tutumlarının onu kritik bir müttefik yapması nedeniyle İsrail ve ABD için güzel bir haber oldu. Bin Selman, Rusya’nın bölgedeki etkisinin önlenmesi ihtiyacı; Suriye’deki Başkan Beşar Esad rejiminin devrilmesi ve Müslüman Kardeşlerden Hizbullah’a kadar, İSİS ve diğer radikal örgütlere karşı sert hareket edilmesi konularında ABD ile hemfikir. Son iki yıl boyunca, birkaç Arap internet sitesi, Bin Selman’ın İsrailli üst düzey yetkililerle de buluştuğunu haber yapmakta. Bu haberlere göre, böyle bir toplantı 2015’te Eilat’ta, bir diğeri bu Mart’ta Ürdün’deki Arap zirvesi kenarlarında gerçekleşti; ve Ürdün, Suudi Arabistan ve ABD’nin koordine ettiği ortak savaş merkezinde, Suudi ve İsrailli subaylar arasında düzenli görüşmeler olmakta. Henüz bilinmeyen şey, ABD’nin bir müttefiki olarak Bin Selman’ın, İsrail ve Filistinliler arasındaki barış sürecini ne ölçüde ilerletebileceği ve bunu isteyebileceğidir.

Bu hafta bir dizi tweette, “Mücahit” olarak bilinen bir Suudi blog yazarı, veliaht prens Bin Selman ile Abu Dabi tahtının varisi Muhammed b. Zayid el Nahyan’ın Katar’da darbe yapma planına dair “komplolarını” ifşa etti.

Mücahit –çoğu tweetin doğru olduğu kesin, ve Suudi Arabistan Kraliyet Sarayı’ndan gelen fısıltılara dayanıyor– diğer şeylerin yanı sıra, iki varisin, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki güçlerle birlikte, (Irak’taki kötü şöhretleriyle anılan) Blackwater paralı askerlerini hükümeti ele geçirmek amacıyla Katar’a göndermeye niyetlendiklerini yazdı. Bilahare yönetimdeki el-Tani ailesinden kendilerine sadık olacak birilerini atanacaklardı. Mücahit’e göre, böylece, ikisi krizi azaltmayı ve Katar’ı Suudi Arabistan’ın iradesine ram etmeyi düşündü. Bu tweetlere dayanarak, ABD, dolaylı yoldan, bu eğilimi torpidolamak amacıyla bastırdı.

Bu arada, bu bilgi doğrulanmadı ve bu tweetlerin herhangi bir gerçeğe dayandığına dair kesinlik de yok. Fakat tartışmasız olan şey, iki genç varis arasındaki münasebetlerin derinliği, ki küresel misyona güvenen gençlik mihverini yaratan bir ilişki, –veya en azından Arap misyonunu– omuzları üzerine alan, ve Ortadoğu’yu yönetmek için kendilerinden başka kimsenin uygun olmadığına dair özgüven.

Bu, 37 yaşındaki Katar kralı Tamim b. Hamad el Tani’nin de içinde olduğu yeni bir nesil. Bu Fas, Ürdün ve Suriye’deki genç liderlerin öncülük ettiği ve Körfez ülkelerine geç gelen bir kuşak. Mısır Başkanı Abdül Fettah el Sisi ve Kral Abdullah gibi Arap liderler, Suudi hariciyesinin kamçısını hissettiler. Her ikisi “tutumlarını” düzelttiler ve cezalandırıldılar da. Suudi Arabistan, Kahire’nin Suriye konusunda Rus önerisini desteklemesi ve Mısır’ın Kızıldeniz’deki Sanafir ve Tiran adalarının Suudi Arabistan’a verilmesi önerisinden caymasından dolayı Suudilerin hissettikleri nedeniyle, Mısır’a olan petrol sevkiyatını altı ay önce kesti. Suudi Arabistan, Ürdün’ün Körfez güçlerinin kendi toprakları üzerinden Suriyeli güçlerle savaşmasına izin vermeyi reddetmesi nedeniyle yakın zamana kadar Ürdün’e olan yardımları da askıya aldı.

Ancak en acı verici darbeye, Körfez ülkeleri, Mısır, Yemen ve Ürdün’ün diplomatik ilişkilerini kestiği, Körfez’de karadan ve havadan ablukayla ekonomik bir ambargoyla, tabi ki, Katar maruz kaldı.

Yeni veliaht prens, babasının başıyla tasdiki dışında başka resmi bir onay gerektirmeyen bütün bu kararların arkasında yaşayan ruh.

Şimdiye kadar muhalefet olmaksızın ve Kraliyet Divanı’nın (Anayasa gereğince varislerin atanmasını onaylama yetkisine sahip) ezici desteği ile geçen bu atamanın, Krallıkta herhangi sarsıntılara neden olması beklenmemektedir.

Potansiyel muhalifler, Kral’ın sarayına “sohbet için davet edildiler.” Henüz 34’ünde olan bir başka genç, yeni İçişleri Bakanı Abdülaziz b. Suud b. Nayif, Muhammed b. Selman’a çok yakın. Şu andan itibaren dâhili terörle mücadeleden sorumlu kişi o olacak. Keza o, eziyet verici baskılarda yeni veliaht prensin işbirlikçisi olacak.

Değişiklikten önce halkı memnun etmek için Kral Selman, Ramazan Bayramı tatilinin bir hafta daha uzatılmasını duyurdu.

Keza son zamanlarda hükümet ve ordu mensuplarından alınmış olan bütün maddi getirileri de iade etti. Maaş zammı Suudi Arabistan’da sükûneti muhafaza etmenin geleneksel bir yolu.

Bu çeviri makalenin aslı 21 Haziran 2017’de Haaretz’de yayınlanmıştır. Erişmek için tıklayınız.