Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 17 Temmuz’da başlayan ve Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsayan 3 günlük Körfez ziyareti, Türkiye’nin bölgesel politikalarında önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

Ziyaret, Türkiye’nin Suudi Arabistan ile 2017 yılında başlayan diplomatik krizin sona ermesi açısından dikkat çekici bir adım oldu. İki ülke arasındaki kriz, Suudi Arabistan’ın Katar’a uyguladığı ambargoya Türkiye’nin karşı çıkması ve Katar’ın yanında yer alması nedeniyle başlamıştı. Bu anlamda üç ülkeyi kapsayan ziyarete Katar’ın da dahil edilmiş olması, Katar ile ilişkilerin önemini vurgulama açısından da mühim bir adım olmuştur. Katar, Türkiye’nin stratejik bir ekonomik ve askeri ortağı olarak, Körfez politikasında en önemli unsurların başında gelmektedir. Türkiye, Katar’a askeri üs tahsis etmenin yanı sıra, ambargo döneminde Katar’ın ekonomik sıkıntılarının aşılmasında destek olmuştur.

Ziyareti dikkat çekici kılan unsurlardan biri, Türkiye’nin Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerini güçlendirmesi açısından yeni bir fırsat kapısının açılmış olmasıdır. Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye’nin önemli bir enerji tedarikçisi ve turizm destinasyonu olarak aslında ekonomik anlamda değerini hiçbir zaman kaybetmemişti. Ancak Arap Baharı sürecinde kötüleşen ilişkilerin bıraktığı hasarı temizleyen iki ülke, siyasi, askeri ve ekonomik anlamda işbirliğini geliştirmeye kararlı görünüyor. Yapılan anlaşmalar ve kurulan yüksek düzeyli stratejik işbirliği mekanizmaları her şeyin normalleşmeye başladığını göstermektedir.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez ziyareti, Türkiye’nin bölgesel politikalarında önemli bir dönüm noktasıdır. Arap Baharı sürecinde ilişkilerin bozulduğu tüm bölge ülkeleri ile yeni bir iyileşme siyaseti takip eden Ankara’nın bu son hamle ile eksik olan tüm parçaları tamamlamaya yaklaştığı söylenebilir. Mısır, İsrail ve Suriye gibi ülkelerle devam eden bölgesel yakınlaşma çabalarının devamı olan Körfez bölgesinin de bu sürece dahil edilmiş olması, önümüzdeki döneme dair Türkiye-Ortadoğu ilişkilerinde önemli stratejik avantajları gündeme getirecektir.

Ziyaretin Türkiye’nin ekonomisine de olumlu katkılar sağlayacağı beklentisi bir yana, Ankara’nın bölgesel yeni düzen arayışında tüm halkaları yerli yerine oturtarak bölgesel sorunlarda inisiyatifini artırması değerli bir kazanım olacaktır. Özellikle küresel düzeyde devam eden savaş ve gerilimler göz önüne alındığında Türkiye’nin kendi bölgesinde istikrarlı bir ortam yaratması için bu adımlar elini güçlendirecektir.

Bu yönüyle Erdoğan’ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsayan Körfez ziyaretini, Türkiye’nin bölgesel ve küresel konumunu güçlendirmek için ciddi bir adım olarak görülmelidir. Türkiye, son yıllarda Orta Doğu’da önemli bir aktör haline gelme çabalarının yanı sıra bölgedeki birçok krize barışçıl çözümler bulmaya çalışmış ve bölge ülkelerine önemli insani yardımlar sağlamıştır. Türkiye, ayrıca bölgesel ticaret ve yatırım için önemli bir merkez haline gelmiştir.

Körfez ziyareti, Türkiye’nin bölgesel ve küresel konumunu daha da güçlendirecek bir adımdır. Türkiye, Körfez ziyareti ile ekonomik, siyasi ve askeri ilişkileri güçlendirmeyi hedeflediği gibi Körfez ülkeleri ile birlikte bölgesel krizleri çözmek ve bölgesel barış ve istikrarı sağlamak için elini daha fazla güçlendirmiştir.

Son ziyaretle birlikte;

  • Ekonomik anlamda Türkiye, Körfez ülkeleri ile ticaret ve yatırım ilişkilerini güçlendirmiş ve bu ülkeler için bir üretim ve ihracat merkezi haline gelmeye başlamıştır. Türkiye, ayrıca uzunu süredir alt yapısını hazırladığı Körfez ülkeleri için bir turizm ve kültür merkezi olma yolunda önemli ivme yakalamıştır.
  • Siyasi anlamda Türkiye, Körfez ülkeleri ile siyasi ilişkilerini stratejik ortaklık boyutlarıyla daha da geliştirerek bu ülkelerle birlikte bölgesel krizlerin çözümünde daha aktif rol oynayarak bölgesel barış ve istikrarı sağlayacak bir aktör olmaya yaklaşmıştır.
  • Güvenlik anlamında Türkiye, sadece gelişmiş askeri cihazlar satmanın ötesinde Körfez ülkeleri ile askeri ilişkilerini daha da güçlendirerek hem Körfez bölgesinde hem de tüm Ortadoğu bölgesinde uzun vadeli güvenlik mimarisinde söz sahibi olma yolunda ciddi avantaj yakalamıştır.

Bu anlamda Körfez ziyaretinin Türkiye için yeni fırsatlar yaratacağına kuşku yok. Genel olarak, Erdoğan’ın körfez ziyareti, Türkiye’nin bölgesel politikalarındaki önemli bir değişim olarak değerlendirilebilir. Ziyaret, Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve güvenlik açıdan toparlanmasına yardımcı olabilir. Ancak bu fırsatların kullanılmasında küresel aktörlerin bölgesel siyaseti ve hamleleri ciddiye alınması gereken bir unsurdur. Özellikle ABD’nin bölge siyaseti bu konuda Türkiye’nin geliştireceği yeni siyasi ve güvenlik hedefleri gerçekleştirmesinde önemli bir dinamik olacaktır.